.

   
  ALIBEYUSAGI FM
  PAZARCIK KOYLERI
 

AKÇAKOYUNLU

Köy; Küpeli dağı eteğinde kurulmuş olup, kuruluş yeri engebeli bir özelliğe sahiptir. Köyün doğusunda İğdeli, batısında Gaziantep - Kahramanmaraş karayolu, güneyinde Beşçeşme, kuzeyinde ise Kadıncık Köyü bulunur.

Köy halkının Erzurum-Horasan civarından geldiği söylenir. Akkoyunlu Devleti'nin yıkılmasından sonra, köy halkı köyün şu anki bulunduğu yere gelip yerleşmiştir. Akkoyunlu Devleti'nden dolayı zamanla köyün ismi Akçakoyunlu olarak söylenmiş ve bu şekilde kalmıştır. Köye ilk olarak Karadara ve Orak aileleri hayvanlarını otlatmak için gelmiş ve daha sonra daimi olarak yerleşmişlerdir. Köy, tarihi boyunca Türk egemenliğinde kalmıştır.

Köy halkının geçimi tarım ve hayvancılığa dayanır. Bunda köyün hemen girişinden (kuzey kısmından) başlayan verimli ve sulak Pazarcık Ovası'nın etkisi büyüktür. Bu ovada sulanabilir arazi oldukça geniştir.

Köyde yetiştirilen ürünlerin başında pamuk ve buğday gelir. Bundan başka nohut, arpa ve mercimeğin yanında meyve ve sebzecilik de yapılır. Köyde büyükbaş hayvancılık yaygındır. Ayrıca 3-4 aile de küçükbaş hayvancılıkla uğraşmaktadır.

Akçakoyunlu Köyü dışarıya göç veren bir köydür. 10 yıl öncesine kadar köyde 150'den fazla hane varken, şu an bu rakam 52'ye düşmüştür.

Köyde okuma oranı düşüktür. Köy halkı genellikle çocuklarını ilköğretimden sonra okutmamaktadır.

AKÇALAR

Doğusunda Kizirli, kuzeydoğusunda Haydarlı, batısında Şallıuşağı, güneyinde Ganidağı Ketiler ve Tilkiler köyleri bulunan köyün; ilçeye olan uzaklığı 18 km'dir. Köy halkının Malatya tarafından gelerek, bu bölgede uzun bir süre göçebe hayatı yaşadığı biliniyor. Köy halkının geçim kaynakları tarım ve hayvancılıktır. Halk yerleşik hayata geçtikten sonra tarım ön plana çıkmıştır. Özellikle bağcılıkla uğraşan köy halkının, sosyal yaşantısında, modern tarım tekniklerinin kullanılmasıyla çiftçilik en önemli geçim kaynakları arasına girmiştir. Yörede bağcılık deyince özellikle kurutmalık üzüm akla gelir. Bölgede Antep fıstığı yetiştiriciliği de önemli bir geçim kaynağıdır.

Köyde; Antep fıstığı, üzüm, buğday, arpa, nohut, mercimek vb. gibi tarım ürünleri yetiştirilir.

AKDEMİR
Köyün doğusunda Çöçelli, batısında Gaziantep yolu, güneydoğusunda Karahüyük, kuzeybatısında Cennetpınarı, kuzeyinde Emiroğlu ve kuzeydoğusunda da Ördekdede köyleri bulunmaktadır.

Köy halkı, yaklaşık yüzyıl önce Elazığ'dan Pazarcık'ın Kartalkaya Barajı mevkiinde "Kantarma" adı verilen yere yerleşmiştir. Daha sonra Elbistan'ın ve Pazarcık' ın değişik köylerine göç etmişlerdir. 1926 yılında ise eski adı Pulyanlı olan köye yerleşmişlerdir. Bu köyün adı, daha sonra Akdemir olarak değiştirilmiştir. Akdemir Köyü'nün Hamzikanlı adında bir de obası vardır.

Köy halkı, geçiminin büyük bir bölümünü tarımdan sağlamaktadır. Başlıca tarım ürünleri; pamuk, şeker pancarı, mısır ve buğdaydır. Bunun yanı sıra az da olsa küçük ve büyükbaş hayvancılık yapılmaktadır. Fakat son 10 yıldır geçim sıkıntısı nedeniyle yurt dışına büyük bir göç yaşanmaktadır.

Köyü farklı kılan en önemli özellik, Alevi kültüründe saygın bir yere sahip olan "Elif Ana" isimli Elif Sugan'ın yaşadığı yer olmasıdır. İnsanların dileklerini gerçekleştirdiğine inanılan Elif Ana, yardımseverliği ve hoşgörüsü ile tanınmaktadır. 1992 yılında vefat eden Elif Ana'nın, türbesi köyün sınırı içindedir. Türkiye'nin dört bir tarafından gelen Alevi kültürüne sahip insanlar, türbeyi ziyaretleri sırasında adak adayıp, dilek tutarlar. Bundan dolayı köy, özellikle yaz aylarında büyük bir ziyaretçi akınına uğrar.

ALİBEYUŞAĞI

Köy, engebeli bir arazi üzerine kuruludur. Köyün doğusunda Maksutuşağı, batısında Sivricehöyük, kuzeyinde Fituşağı, güneyinde ise Abbaslar köyleri bulunmaktadır. Köyün arazileri tarıma elverişlidir. Köyde sulu tarım yapılmaktadır. Köyün en önemli geçim kaynağı hayvancılık iken, 1960-1965 yıllarından sonra hayvancılık azalarak çiftçiliğe başlanmıştır. İlk tarla alımlarının tarihi ise 1890'lara kadar uzanmaktadır. Şu an köyün, yaklaşık 4000 dönüm arazisi bulunmaktadır.

Alibeyuşağı Köyü, Kahramanmaraş'a 20, Pazarcık'a ise 50 km uzaklıktadır.

Köy; Pazarcık'a bağlı olmasına rağmen, resmi işleri dışında, ihtiyaçlarını daha çok Kahramanmaraş'tan karşılar.

Köyün ilk sakinlerinin Orta Asya' dan geldiği söylenmektedir. Malatya Doğanşehir'e bağlı Dede Efendi (Dede Yazı) Köyü'ne gelen üç kardeşten iki kardeş Pazarcık dolaylarına yerleşmiş, köye ismini veren Ali Bey, Salmanipek civarına gelmiş, kardeşlerden Cuma ise Adana'nın Yenice Köyü'ne göç etmiştir. Ali Bey ve akrabaları İncirlipınarı civarında 5-10 yıl kadar kalmış, geçim şartlarının zorluğu ve hayvancılık nedeniyle Maksutuşağı civarında birkaç yıl konaklamışlardır. Daha sonra Alibeyuşağı Köyü'ne gelip yerleşmişlerdir.

Önceleri göçebe bir hayat yaşayan köy halkı, 1940'tan itibaren kalıcı toprak evler yaparak yerleşik hayata geçmiştir. Köy, 1952'de muhtarlık olmuştur. Yurt dışına göçler 1968 yılında başlamış, 1978'ten sonra artmıştır. Yurt dışındaki nüfus 500 civarındadır. Ayrıca Mersin ve Gaziantep illerine de göç edip yerleşenler olmuştur.

Köyde okuma oranı yüksektir. Köy, 112 hane olup; nüfusu 550 dolayındadır. Son yıllarda köye dönüş artmıştır. Yurt dışından, Mersin'den köyüne tekrar dönenler olmuştur. Köyde dayanışma güçlüdür, aile bağları çok kuvvetlidir. Köy halkının çalışkanlığı, yardımseverliği çevre köyler tarafından takdir edilmektedir.

Köyde evler betonarme olup, altyapı sorunu yoktur. Köyde sağlık evi mevcuttur.

MAMO DEDE (SEYİT MEFTUNİ) TÜRBESİ

Malatya'nın Arguvan İlçesi'nin Minehöyük Köyü'nden dedeler gelir, halkı aydınlatmak için öğütlerde bulunurlardı. Önceleri Mamo dedenin babası ve amcası gelirdi. Daha sonra ise kendisi gelmeye başlamıştır. Mamo dede, halk tarafından sevilip sayılırdı. Rivayete göre Mamo dede, çıplak elle ateşin üzerindeki kavurmayı karıştırırdı. Çok güzel saz çalıp, türkü söylerdi. Halk toplantılarında küs olanları barıştırır, mecliste bulunanlara öğütler verirdi. Barışmayanların evine gitmez, yemeklerini yemezdi.

1982 yılının mayıs ayının ilk günlerinde birkaç gün köyde misafir olarak kalmıştır. Mamo dedenin dost meclisindeki şu sözleri hala kulaklardadır:

"Ben sizleri çok seviyorum. Bu yörede ebedi olarak kalmak istiyorum. Hatta mezar yerimi belirledim. 5-6 gün sonra size misafir olacağım."

Gerçekten 5 gün sonra Adana'dan, uzun bir araba konvoyuyla Mamo dedenin cenazesi gelmiştir. Şu andaki türbesine defnedilmiştir. Hatta mezar yerini söylerken köydeki yaşlılar demişler ki: "Sen mezar yerini tespit ediyorsun ama burası sana layık değildir." Kendisi karşılılık olarak: "Mezarımın üzerinde otlar biter, koyunlar kuzular yayılır, bunlar da kesildikten sonra bir fakirin kursağına düşer." Türbe ziyaretine gelen yüzlerce insan kurban keserek, türbenin etrafında yemekler vermektedir. Ayrıca askere, yurtdışına v.s giden insanlar türbede dua etmeden gitmemektedir.

ARMUTLU
İlçenin kuzeybatısında yer alan köyün, ilçeye olan uzaklığı 13 km'dir. Dağlık bir arazi üzerine kurulu olan köy, 229 nüfuslu ve 60 hanedir.

Köy, rivayete göre 150-200 yıl önce Şıhlaşan Aşireti tarafından kurulmuştur.

Yerleşim alanının dağlık olması nedeniyle köyde hayvancılık ön plandadır. Bunun yanında çifçilik de yapılmakta; arpa, buğday, mercimek vb. ürünler yetiştirilmektedir.

Köyün güneyinde bulunan Kartalkaya Barajı, köye sahil bir köy görünümü sağlar. Köyün ormanlık alanlarla kaplı olması, köye güzel bir görünüm kazandırmaktadır.

ARSLANBEY
Arslanbey Köyü; Narlı Ovası'nda, düz bir arazi üzerinde kuruludur. Güneyinden Aksu Çayı geçen köyün, kuzey ve doğusu tepelerle çevrilidir.

Arslanbey Köyü'nün güneyinde Emiroğlu, kuzeyinde Maksutuşağı ve Halkalıçayır, batısında Demirciler, güneydoğusunda ise Sarıerik Köyü bulunmaktadır.

Köy, adını Kurtuluş Savaşı sırasında işgalcilere karşı başarılar kazanan Arslan Bey'den alır. 1. Dünya Savaşı'ndan önce bu köyde Ermenilerin oturduğu söylenir. Daha sonra köyde Arslan Bey'e ait bir çiftlik kurulmuştur.

1960'lı yıllarda Suriye'den Kilis'e, oradan da bu bölgeye gelen Arap kökenli vatandaşlarımız Aslan Bey köyüne yerleşmişlerdir.

Köyün tamamı çiftçilik yapmaktadır. Pamuk, buğday, şeker pancarı, mısır vs. yetiştirilmektedir. Ayrıca büyük ve küçükbaş hayvancılık, köy ekonomisine önemli katkılar sağlamaktadır.

AŞAĞIMÜLK
Köyün tarihiyle ilgili çok fazla bilgi yoktur. Eski bir yerleşim yeri olan ve "Harabe" olarak isimlendirilen köy, sonraları taşınmayan malları ifade eden "Mülk" ismiyle tanınmıştır. Sonradan "Yukarı Mülk Köyü"ne istinaden, sözü edilen yerleşim yerine "Aşağı Mülk" ismi verilmiştir. Köy halen bu isimle anılmakta ve resmi kayıtlarda bu şekilde geçmektedir.

Köyün geçim kaynağı daha çok tarım ve hayvancılığa dayanır. Tarım arazilerinde çoğunlukla fıstık, badem, üzüm, buğday, arpa, mercimek ve pamuk yetiştirilir. Köy halkının bir kısmı Gaziantep başta olmak üzere değişik yerlere göç etmişlerdir. Halkın büyük bir kısmı ise kendi işinde veya başkalarına ait tarlalarda ( mevsimlik olarak ) çalışmaktadır. Bunun yanında Botaş'ın bölgedeki tesislerinde çalışanlar da vardır.

Köy, coğrafi konum olarak Akdeniz ile Güneydoğu Anadolu Bölgelerinin kesişme noktasında bulunduğundan, her iki iklimin özelliklerini de yansıtır.

Köyün ağaçlık alanı çok az olup, verimsiz ve çorak araziler geniş yer tutar. İnce ve verimsiz toprak tabakasının altını - ortalama 10 cm derinlikten sonra- kayalar kaplamaktadır.

BAYRAMGAZİ (ÇAKMAK)
Çakmak, Bayramgazi Köyü'nün 2 km uzaklıktaki bir obasıdır. Köyün okulu, bu obadadır. İlçenin güney-batısında bulunan köy, ilçeye 50 km uzaklıktadır. Köy dağ eteğinde, engebeli ve taşlık bir alan üzerine kuruludur.

1930'lu yıllara kadar göçebe bir hayat yaşayan köylüler, zamanla yerleşik hayata geçmişlerdir.

Yöre halkının saygı ve sevgisini kazanmış olan Elif Ana'nın, yöreye yaptığı ziyaretlerinden de bahsedilmektedir.

Köyün arazileri tarıma elverişlidir. Sulu tarım yapılan köyde; pamuk, buğday, arpa, pancar, mısır vs. yetiştirilir. Hayvancılığın da yapıldığı köyde, geniş otlaklar bulunmaktadır.

Köy halkı misafirperver ve yardımseverdir. Köyde şebeke suyu yoktur. İçme suyu, açılan kuyudan sağlanmaktadır. Kuyuların suları sağlıklı değildir.

BEŞÇEŞME

Beşçeşme Köyü, dağların arasında küçük bir vadide bulunmaktadır. Köyün Kahramanmaraş'a uzaklığı 46 km, Pazarcık İlçesi'ne uzaklığı 37 km, Gaziantep'e uzaklığı 38 km'dir. Köyün denizden yüksekliği 920 m'dir. Güneybatısında Karabıyıklı, kuzeydoğusunda Sultanlar, kuzeybatısında Akçakoyunlu ve İğdeli köyleri, doğusunda ise Gaziantep'e bağlı Karakezek Köyü bulunmaktadır.

Beşçeşme Köyü'nün 150- 200 yıl önce kurulmuş olduğu söylenmektedir. Köy halkı buraya başka bir yerlerden göç etmiştir. Başlangıçta köye 5 aile gelmiş, zamanla bu sayı çoğalarak 180 haneye ulaşmıştır.

Önceden " Başsu " olan köyün adı , zamanla değişerek "Başçeşme" olmuş; günümüzde ise " Beşçeşme " olarak kayıtlara geçmiştir.

Köyde, tarıma elverişli arazi az da olsa tarım yapılmaktadır. Başlıca tarım ürünleri: sarımsak, soğan, buğday, arpa ve üzümdür. Hayvancılığın da geçim kaynağı olduğu köyde; koyun, keçi ve sığır yetiştirilmektedir.

Beşçeşme Köyü'nden yılın belli dönemlerinde Gaziantep ve Kahramanmaraş'a çalışma amaçlı göçler olmaktadır. Köy, ekonomik açıdan Gaziantep ile sıkı bir ilişki içindedir. Gaziantep'e bakraçlarla yoğurt ve süt gönderilmekte, bunlarla ihtiyaçlar karşılamaktadır.

Beşçeşme Köyü'nü farklı ve ilginç kılan en önemli özelik, sarımsağın çok yetiştirilmesidir. Sarımsak adeta Beşçeşme Köyü ile bütünleşmiştir. Nitekim Beşçeşme halkı da " En büyük amacımız Beşçeşme sarımsağını tüm dünyaya duyurmaktır." demektedir.

Köy okulu, 1972-1973 öğretim yılında, dönemin muhtarı Hanifi Karakız'ın evinde, tek derslikle eğitim-öğretime başlamıştır.

1975 yılında devlet tarafından iki derslikli bir okul binası ve bir öğretmen lojmanı yaptırılmıştır.

Daha sonra 1994 yılında iki derslikli bir bina ve bir lojman daha yaptırılmıştır. Şu an iki bina ( her binada iki derslik olmak üzere), dört derslik ve iki öğretmen lojmanı vardır.

Okul, 1996-1997 öğretim yılı da dahil olmak üzere toplam 421 öğrenciyi 5. sınıftan mezun etmiştir. 1997-1998 öğretim yılından itibaren İlköğretim Okulu ilk mezunlarını 2000-2001 öğretim yılı sonunda 11 kişi olarak vermiştir.

İkili öğretim yapılan okulda, 2000-2001 öğretim yılı sonu itibariyle mezun olan öğrenci sayısı 432' dir.

BÖLÜKÇAM
Bölükçam Köyü Malatya yolu üzerindedir. Köyün doğusunda Yolboyu Köyü, batısında Kirni, kuzeyinde Yarbaşı, güneyinde ise Salmanıpek Köyü bulunmaktadır. Köyde içme suyu yetersizdir.

Köyün kuruluşu tam olarak bilinmemekle beraber II. Dünya Savaşı esnasında kurulmuş olduğu tahmin edilmektedir.

Köyün geçim kaynağı ekseriyetle kuru tarım ve hayvancılıktır. Ekonomik durumun elverişsiz olması nedeniyle Avrupa ülkelerine göç hızla artmaktadır.

CENNETPINARI
Doğusunda Bozlar ve Emiroğlu köyleri, güneyinde Akdemir Köyü ve Elif Ana Türbesi, batısında Bayramgazi ve Çakmak köyleri, kuzeyinde Kelibişler Köyü bulunmaktadır. Köyün ilçeye uzaklığı 37 km'dir.

Köy, Büyük ve Küçük Cennetpınarı olmak üzere iki yerleşim biriminden oluşmaktadır.

Yaklaşık bir asır önce Pazarcık'ın kuzeydoğusunda bulunan Payamlıbağ Köyü'nden gelip göçebe hayatı yaşayan bu insanlar, 1960'larda yerleşik hayata geçmiş, 1963'te ise köy, muhtarlık olmuştur.

Yörenin en önemli geçim kaynağı tarım ve hayvancılıktır. Başlıca tarım ürünleri: pamuk, buğday, şeker pancarı, mısır, arpa ve nohuttur.

Daha önce hayvancılık ön plandayken Kartalkaya Barajı'nın yapılmasıyla tarım ön plana çıkmıştır.

1985 yılından itibaren ekonomik sebeplerle Avrupa ülkeleri başta olmak üzere , Mersin,Hatay ve Gaziantep'e göçler yaşanmaktadır.

El dokumacılığı (kilim,halı, çuval) yöreye ait farklı özelliklerdir. Fakat son 15-20 yıldır bu faaliyetlerin çoğu yapılmamaktadır.

ÇAMLICA

Büyüknacar Kasabası'nın Yavuz Sultan Selim Mahallesi'nin (Karataşlık Obası) batısında yer alan köy, üç obadan oluşur. Kocolar, Nasırlı ve Velolar obalarından oluşur. Köy halkı daralan geçim sıkıntısı nedeniyle büyük oranda, özellikle yurt dışına göç vermiştir. Tarım ve hayvancılık geçim kaynaklarının başında gelir.

ÇİÇEK
Narlı - Türkoğlu yolu üzerinde olan köyün, ilçeye olan uzaklığı 20 km'dir.

Köy halkı 1815 yılında, kardeşler arası anlaşmazlıklar yüzünden Malatya - Hekimhan İlçesi'nden -Hasan Çelebi Aşiretinden- gelerek buraya yerleşmişlerdir. Önceleri hayvancılıkla uğraşan köylüler, yazın yaylalara gidip, kışın buraya dönerlerdi. Zamanla hayvancılık azalmaya başlamış, günümüzde ise halkın başlıca geçim kaynağı tarım olmuştur. Pamuk, şekerpancarı, biber ve diğer sulu tarım ürünleri yetiştirilir.

ÇİÇEKALANI
Köy; doğusunda Tetirlik, batısında Armutlu, güneyinde Kartalkaya Barajı, kuzeyinde ormanlık alan ile çevrili dağlık bölgeye kurulmuş bir yerleşim birimidir. İlçeye 13 km uzaklıkta ve 250 nüfuslu bir köydür. Yolu asfalt olup, elektrik ve telefon şebekesi bulunmaktadır.

Köylülerin geçimi tarım ve hayvancılığa dayanır. Ekonomik şartlardan dolayı köy halkının Avrupa ülkelerine göç ettikleri gözlemlenmektedir.

Doyumsuz bir manzarası olan köy, Kartalkaya Barajı kenarındadır.

ÇİĞDEMTEPE
Çiğdemtepe; Kahramanaraş merkeze bağlı Karamanlı, Çakırdere ve Süleymanlı köyleri ağırlıkta olmak üzere 7 yerleşim yerinin Menzelet Barajı suları altında kalmasıyla devlet tarafından yaptırılmış 108 haneli bir köydür. 1994 yılında Kirni Köyü'ne bağlı olarak yerleşime açılmıştır. 2000 yılında müstakil köy olarak ayrılmıştır.

Köyün okulu Kifayet-Halit Pakdil çifti tarafından yaptırılmış, 1995-1996 yılında eğitim-öğretim vermeye başlamıştır.

ÇINARLI
Kahramanmaraş-Gaziantep yolu üzerindedir. Doğusunda Seyrantepe, güneyinde Denizli, batısında Güzelyurt, kuzeyinde Çiğli köyleri bulunmaktadır. Köye bağlı Oruçlar Obası bulunmaktadır. Köyün doğusunda korusu (maki) bulunmaktadır.

Köy arazilerinde genelde sulu tarım yapılmaktadır.. Daha önceleri susuz tarım yapılmakta iken 1973 yılında Kartalkaya Barajı'ndan gelen sulama amaçlı sağ sahil kanalı yapılmıştır. Ayrıca 1975 yılında sulama için kullanılan köyün suyu için 16'lık kanal yapılmıştır. Köylüler kendi imkanlarıyla sulama için kuyu vurmuşlardır.

Köyün mezarlık mevkiinde Mehmet Zülfo ve Himmet Baba (Ermiş) diye bilinen ziyaret yerleri bulunmaktadır. Çevre köylerden buraya ziyarete gelinmektedir. 1986 yılında Himmet Baba Türbesi yeniden inşa edilmiştir.

Köyün güneyinde acı su diye bilinen şifalı su bulunmaktadır. Buraya zaman zaman insanlar şifa aramaya gelmektedir.

Himmetbaba Türbesi

Eskiden mezarlığın yerinde vakıf kuruluymuş. Himmet Baba burada yaşıyormuş. 1288 tarihli tapularda ve bugünkü tapularda, bu bölgenin adı Himmet Baba mevkii olarak geçmektedir.

Rivayete göre; birgün askerler geçerken buraya uğrar. Himmet Baba kazanlarda pilav ve çorba pişirirken komutan:

"Baba askerler aç." der, yemek ister.

Himmet Baba kendisine :

"İşte yemek pişiyor, hepinize yeter."

Komutan:

"Bu yemek askerlerime yetmez." der.

Himmet Baba :

"Yeter oğlum, yeter!" der.

Yemeği dağıtmaya başlarlar, ne pilav, ne de çorba biter. Askerler karınlarını doyururlar.

O günden bu yana ziyaret yeri olarak bilinmektedir.

Köyün tarihi tam olarak bilinmemektedir. Önceleri göçebe bir hayat süren köy halkı, yılın belli mevsimlerinde yaylacılık geleneğine uygun olarak Ahır Dağı ve Engizek yaylalarına giderken, günümüzde bu gelenek ortadan kalkmıştır. 1900'lü yıllardan sonra köy, değişik yörelerden göç almıştır.

Eskiden "Hoo" denilen yapılarda oturan köy halkı, günümüzde ise modern evlerde oturmaktadırlar.

Köyün adı eskiden beri Terolar olarak söylenmektedir. Bu ad çevrede halen bu şekilde bilinmektedir. Köyün bu adı hurç (ter) kelimesinden gelir. Hurçlarla yaylaya gidip gelirken " Hurçlular (terolar) geliyor, hurçlular (terolar) gidiyor!"diye söylenirmiş. O zamandan sonra Terolar olarak söylenmeye başlanmış.

1952 yılına kadar Emiruşağı Muhtarlığı'na bağlı olan köy, bu tarihten itibaren muhtarlık olmuştur.

1960 yılında köyün adı "Çınarlı" olarak değiştirilmiştir. Bu isim, Tomsuklu mevkiindeki asırlık çınar ağaçlarından dolayı verilmiştir.

Köyün ulaşım problemi yoktur. Köy; Kahramanmaraş'a 18, Pazarcık ilçe merkezine 28 km uzaklıktadır. İletişim, alt yapı ve içme suyu sorunu bulunmayan köyde, 1997 yılından bu yana şebeke suyu kullanılmaktadır.

Köyde giyilen kıyafetler genelde ülke benzeridir. Yaşlı kadınlar, şalvar üzerine etek, başa poşu bağlarken; erkekler de yöreye özgü şalvar giyerler. Bunun yanında genç nesil modern şekil de giyinir.

Köy ekonomisi tarım ve hayvancılığa dayanır. Daha çok buğday, arpa, kırmızı biber ve pamuk yetiştirilir.Tarım genelde modern araçlarla yapılmaktadır. Köyde küçük ve büyükbaş hayvancılık yapılmaktadır.

Köyde yurt dışına göç çok fazladır. Bu da ailelere ekonomik katkı sağlamaktadır.

Köyün nüfusu 390'dır. Okuma yazma oranı % 90 civarındadır.1963 yılında devlet -köy iş birliği ile tek derslikli olarak 5 dönüm arazi üzerine yapılan okula 1978 yılında bir derslik daha eklenmiştir. Sekiz yıllık temel eğitime geçilmesiyle birlikte 1997-98 öğretim yılında taşımalı eğitime geçilmiştir.

ÇÖÇELLİ

Pazarcık'a 30, Kahramanmaraş'a 50 km uzaklıkta bulunan Çöçelli Köyü'nün; doğusunda Karabıyıklı ve Alıcı köyleri, güneyinde Sarkiye, Cerit köyleri, batısında Evri Kasabası ve Ördekdede Köyü, güneybatısında Osmandede Köyü, kuzeyinde Hanobası Köyü, kuzeydoğusunda Çiçek Köyü bulunmaktadır.

Köyün önceki ismi "Çöçem"dir. Köy, ismini bir aileden almıştır. Göçer halde yaşayan bu ailede çöçüm (iki ayağı tutmayan) bir kadın varmış. Bundan esinlenerek köye bu ad verilmiştir.

Köyün dört tane obası vardır: Tilkikayası, Küsne Obası, Boyun Obası ve Bağlama'dır. İlk yerleşim Tilkikayası'nda olmuştur. Bu köye çeşitli yerlerden, çeşitli kabilelere bağlı aileler gelmiştir. Buraya ilk gelenler Çöçellilerdir. Bunlar göçebe bir hayat yaşayan Atmalı Aşiretine bağlıdır. Sınacılar Elbistan'dan, Sıcakyüz ve Batıtlar Sivas tarafından, Sımsıklar ise Niğde'den gelmişlerdir.

Köyün ne zaman kurulduğu kesin olarak bilinmemektedir.Yaklaşık olarak 150 senelik bir geçmişi olduğu söylenmektedir.

Köy genellikle dağlık ve engebelidir. Köyün her obası küçük tepelerde kurulmuştur. Köyün 150-200 metre kuzeyinde Kahramanmaraş- Gaziantep, Adana- Gaziantep karayolu vardır. Hayvancılıkla uğraşan köy halkında, eskiden yaylacılık önemli bir kültürken günümüzde bu gelenek ortadan kalkmıştır. Köyün çevresi eskiden bataklık iken, daha sonraları bu bataklık kurutulmuş ve 1960 yılında halka dağıtılmıştır. Köyün doğusu, güneyi ve güneydoğusu dağlarla çevrilidir. Kuzey ve batısı düz ve verimli bir ovadır.

Köyde tarım gelişmiştir. Domates, biber, patlıcan, salatalık, acur, kavun, karpuz, şekerpancarı, pamuk , fasulye, mercimek, buğday, arpa yetiştirilmektedir. Toprağın büyük bir kısmı suludur.

Tipik bir Akdeniz iklimi hüküm sürmektedir. Yarı karasal, yarı Akdeniz iklimi görülmektedir.

Köyün toplam nüfusu yaklaşık 1500-2000 civarındadır. En kalabalık obalar Tilkikayası ve Küsne'dir. Köyden özellikle son yıllarda yurt dışına ve Gaziantep'e yoğun bir göç yaşanmaktadır.

Tarım ve hayvancılığın yanında el sanatları da yaygındır.

Halkın %90'ı okur yazar olan köyde, 1995-96 yıllarına kadar üç tane okul varken, bugün öğrenci yetersizliği nedeniyle sadece Küsne Obası'nda bulunan Çöçelli İlköğretim Okulu eğitim öğretime devam etmektedir.

Eğitim öğretim yapılan okulda 2.kademe olmadığından öğrenciler Evri Pınarbaşı İlköğretim Okulu'nda taşımalı olarak eğitim-öğretim görmektedirler.

Köyde en çok bulgur pilavı, patates yemeği, dolma, tarhana çorbası ve köfte yapılmaktadır. Bunun yanında ateş üzerinde pişirilen ve içine et, soğan konularak yapılan "kömbe" yörenin en önemli yiyeceklerindendir.

Düğünlerde kız-erkek karışık oyun oynarlar, halay çekerler. Düğün ve cenazelere köylü toptan iştirak eder. Köyde son zamanlarda Bağlama Obası'nda bulunan "Bağlama Gölü" mesire alanı olarak dikkat çekmektedir.

Çok büyük bir köy olmasına rağmen, köyde sağlık hizmetleri yetersizdir. Halkın öncelikli beklediği hizmet sağlık hizmetidir.

DAMLATAŞ
Güneyinde Kızkapanlı Köyü, kuzeyinde Pazarcık , doğusunda Memişkahya, batısında Çolakali Köyü bulunmaktadır. İki dağ arasında kurulmuş olan köyün, kuzeyinde düz araziler bulunmakla birlikte büyük bölümü engebelidir. Ancak bu durum yörenin tarıma elverişli olmadığı anlamına gelmez. Nitekim köy çevresinde, pamuğun yanında çeşitli tahıl ürünleri yetiştirilmekte, bağ ve fıstık bahçeleri bulunmaktadır. Ayrıca köy, su ihtiyacını Çolakali yolu üzerinde bulunan dereden karşılamaktadır.

Betonarme evlerin yoğun olarak görüldüğü köyde evler klasik tiptedir. Bununla birlikte evlerin altında genelde ahır veya samanlık olarak kullanılan bölmeler yer almaktadır. Ev dekorasyonu ise yine klasik köy evine uygun olarak kanepe, kilim, minder vb. eşyalar ile yapılmaktadır.

Köye ilk yerleşenlerin Malatya'dan gelen "Topaluşağı" lakaplı dört kardeş olduğu söylenmektedir. Yerleşme sebebi ise hayvancılığa elverişli alanların varlığı ve sık ormanlık arazinin bol olmasıdır.

Köyün kurulduğu ilk yıllarda, yakınlarda bulunan derelere kurtların çokça gelmesi ve köye büyük zararlar vermesinden dolayı önceleri Kurtdere adı verilen köy, 1967 yılında adını "Damlataş" olarak değiştirmiştir.

Köyün temel geçim kaynağı tarım ve hayvancılıktır.

Yurt dışına göçün yaygın olarak görüldüğü köyde, nüfusun büyük bir bölümünü yaşlılar ve çocuklardan oluşmaktadır.

Köy tipik bir Anadolu köyüdür. Pazarcık'a çok yakın olmasından dolayı giyim, kız isteme, kına gecesi, düğün, cenaze gibi folklorik özellikler Pazarcık ile uyum ve benzerlik gösterir.

DEDEPAŞA
Cumhuriyet'le birlikte kurulmuş olan Dedepaşa; Pazarcık'ın güneybatısında, ilçeye 25 km uzaklıkta, 65 nüfuslu, düz ova üzerine kurulmuş bir köydür.

Köyün başlıca geçim kaynağı Çiftçiliktir. Buğday, pamuk şekerpancarı, arpa, mısır vb. ürünler de yetiştirilir.

DEMİRCİLER

Demirciler Köyü; Pazarcık-Türkoğlu karayolu üzerinde, daha önce Kavlak Tepesi olarak bilinen şu anki adıyla Demirciler Tepesinin batı eteğine kurulmuştur. Her ne kadar büyük şehirlere ve yurt dışına göç verilse de Demirciler Köyü'nde 100'e yakın hane bulunmaktadır.

Demirciler Köyü kuruluş itibariyle küçük bir yarım ada biçimindedir. Güney ve batısı Aksu Çayı ile kuzeyi ise Gökpınar kaynağı ile çevrilidir.

Köy; Kahramanmaraş şehir merkezine 28, Pazarcık'a 38 ve Türkoğlu'na 16 km mesafededir.

Demirciler Köyü'nün kuruluşu her ne kadar yeni de olsa, tarihi çok eskilere dayanır. Köyde yaşayan kimi tarihe meraklı kişiler tarafından yapılan araştırmalara göre köy tarihi Horasan'a kadar uzanmaktadır.Yapılan objektif araştırmalar her ne kadar amatörce olsa da kişilerle ve tarihi kanıtlarla öne sürülen tezler doğrulanmaktadır. Köy, Oğuzların "Kayı Boyu"nun "Selmanlı" Aşiretindendir. Bu aşiret Anadolu'da göçer durumunda yaşamakta iken daha sonraları Erzurum civarında yurt tutmuşlardı. Zamanla aşiret iki kola ayrılmış; kollardan biri Erzurum, Elazığ, Sivas üzerinden Çorum tarafına; diğeri ise Erzurum, Bingöl, Erzincan, Malatya üzerinden Kahramanmaraş ve Gaziantep'e hatta buradan Kıbrıs'a gitmiş ve yerleşmişlerdir.

Kurtuluş Savaşı'ndan önce demircilik ve hayvancılıkla geçinen halk, göçebe bir hayat sürmekteydi. Kurtuluş Savaşı'ndan sonra köy halkının savaşta gösterdiği kahramanlıktan dolayı Kılıç Ali Bey tarafından bölgeye yerleştirilmişlerdir. Köylü, Kurtuluş Savaşı'nda gösterdiği bu kahramanlıktan dolayı İstiklal Madalyası'yla ödüllendirilmiştir.

Köyün geçim kaynağı tarım ve hayvancılıktır. Genellikle sulu tarım yapılan köyde ürün olarak; pamuk, buğday, arpa, şeker pancarı , ay çiçeği , soya ve mısır gibi ürünler yetiştirilmektedir. Köyden şehre göçle beraber ticaretle uğraşan kişi sayısı artmıştır. Gerek sanayi alanında gerekse küçük ve orta işletmeler kurularak yeni atılımlar yapılmıştır. Eğitim öğretime büyük önem verilen köyde, okur-yazarlık durumu %95' in üzerindedir. Örnek verecek olursak: Hakim, Kurmay Albay, Savcı, Doktor, Avukat, Mühendis Mimar, Eczacı Bankacı Öğretmen, ve Milletvekili bulunmaktadır. Bu da eğitime ve öğretime verilen önemi göstermektedir. Bunların en meşhurları şu an Meclis Başkanvekili Ali Ilıksoy'dur.

DENİZLİ

Batısında Alibeyuşağı, güneybatısında Maksutuşağı, kuzeyinde Çınarlı, doğusunda Seyrantepe köyleri vardır. 250 nüfuslu köyün özellikle gençlerinin büyük bir kısmı yurt dışındadır.

Köy Torosların uzantısı olan Ahır dağının eteğine kurulmuştur. Kahramanmaraş'a 25, Pazarcık'a 26 km uzaklıktadır. Kahramanmaraş - Gaziantep karayoluna 2 km'lik stabilize yolla bağlı olması köyün ulaşımını kolaylaştırmıştır.

Batı ve güney yönünde sellerle yer yer yarılmış tepeler dizisi ile çevrili olan köyün, en yüksek yerini 763 m ile Tavşan tepesi oluşturur. Ortalama yükseltisi 675 m olan köyün, doğu ve güneydoğusunda ziraata elverişli düz bir ova bulunur.

Köy ve çevresinde Akdeniz iklimi hüküm sürer. Yazların kurak ve sıcak geçmesi, doğal bitki örtüsünün de zayıflığını beraberinde getirir. İlk yerleşmenin 1941'de olduğu köyde, bugün yerleşimin yönü kuzey ve kuzeydoğuya kaymıştır.

Köy halkının en önemli geçim kaynağı tarımdır. Yetiştirilen başlıca tarım ürünleri: pamuk, şekerpancarı, biber, buğday, mercimek, arpa, mısırdır.

DOĞANLI KARAHASAN
Kuzeydoğusunda Söğütlüler, batısında Çınarlı , güneyinde Çerkezler, güneybatısında Seyrantepe Köyü vardır. Köye bağlı Davutlar, Demirciler, Uzunova ve Kuruçay obaları vardır. Köyün kuzeyi dağlıktır. Güneyi ise geniş düzlükler ve tepelerle kaplıdır.

Köyün kuruluşu 1800'lü yıllara dayanmaktadır. Köyde ilk yerleşim, Kötürüm Ziyareti civarına üç evin gelmesi ile başlamıştır. Sivrisinek çokluğu nedeniyle buradan Palamut tepesine göçmüşlerdir. Bu bölgeye değişik yerlerden gelip yerleşenler olmuştur.

Hayvancılıkla uğraşan halk, yazın Ahır dağındaki Üçyaylalar'a gider, kışın tekrar yurtlarına dönerlerdi. Tarımın yaygınlaşmasıyla birlikte yerleşik hayata geçerek bugünkü mekanı yurt tutmuşlardır.

Köy, adını eskiden bağlı olduğu Doğanlar Köyü'nden almıştır.

1960'lı yıllarından itibaren Avrupa'ya göç başlamış, bu durum köy nüfusunun azalmasına neden olmuştur.

Halkın geçim kaynağı genellikle tarımdır. Kırmızı biber, pamuk, buğday yetiştiriciliğinin yanında bağcılık da yapılmaktadır. Yurtdışındaki çalışanlar da köy ekonomisine önemli katkılar sağlar.

EĞLEN

Doğusunda Ütülmez, batısında Dedepaşa, güneydoğusunda Çiçek, güneyinde Hanobası köyleri bulunan bir ova köyüdür.

Köy, 1800'lü yılların başlarında Türkmenlerin "Kılıçlar Aşireti" tarafından kurulmuştur. Daha önce bataklık olan köy yeri, kurutulmuş ve tarıma elverişli hale getirilmiştir.

Pamuk,buğday, mısır, şekerpancarı yetiştiriciliğinin yanında büyükbaş hayvancılık da yapılmaktadır.

Köyde bulunan Ali Baba Türbesi (Ali Kutte) ziyaret edilen bir yerdir.

EĞRİCE

Doğusunda Hürriyet, güneyinde Karagöl, güneybatısında Yiğitler, batısında Kelleş ve kuzeybatısında Ufacıklı köyleri yer alan Eğrice, İlçeye 20 km uzaklıktadır.

Köyün bilinen tarihi 100-150 yıl öncesine kadar gitmektedir. Adını çevresindeki Evrikol tepelerinden almıştır.

Yörenin hayvancılığa uygun olmasından dolayı köye ilk olarak Zorolar kabilesi yerleşmiştir.

Köyün geçim kaynağı tarım ve hayvancılıktır. Buğday, arpa, mercimek, nohut, fıstık ve üzüm gibi tarım ürünlerinin yanında büyük ve küçükbaş hayvancılık da yapılır.

Ayrıca geçim zorlukları sebebiyle halkın bir kısmı çevre illere özellikle Gaziantep'e göç etmektedir. Buraya göç edenler daha çok inşaat sektöründe vasıfsız işçi olarak çalışmaktadırlar.

Köyün en büyük problemi sulama yetersizliğidir. Bir akarsu veya kaynak olmadığından sulu tarım yapılamamaktadır.

Bağcılık önemli bir geçim kaynağı iken hastalık nedeniyle bağların bir kısmı kurumuştur. Bu durum bağcılığın azalmasına neden olmuştur. Fakat son zamanlarda yeniden hastalığa dayanıklı "acı tiyek" adı verilen bağ dikilmeye başlanmıştır.

Köyde fıstıkçılık ise insanların yüzünü ancak 2-3 yılda bir güldürmektedir. Düzgün bir verim alınamamaktadır.

EMİROĞLU

Pazarcık'ın güneybatısında yer alan köy, Türkoğlu'na 20, Narlı'ya 11, Pazarcık'a 28 ve Kahramanmaraş'a 42 km uzaklıktadır. Pazarcık-Türkoğlu karayolu üzerinde bulunan köyün ulaşım sorunu yoktur.

Emiroğlu Köyü'nün kuruluşu tam olarak bilinmemekle birlikte 150 yıldan fazla bir geçmişe sahip olduğu tahmin edilmektedir. Göçebe bir hayat yaşayan köylüler, yazları Engizek ve Bertiz yaylalarına göç eder, kışları ise tekrar köye dönerlerdi. Yerleşik hayata geçilmesiyle birlikte ağalık sistemi de ortaya çıkmıştır. Ancak günümüzde bu tür uygulamalar kalmamıştır.

Köyün en önemli geçim kaynağı tarımdır. Bunun yanı sıra ticaret ve hayvancılık da geçim kaynakları arasında sayılabilir.

Sebze ve meyveciliğin yanında pamuk, mısır, buğday ve ayçiçeği yetiştirilen ürünler arasındadır.

Köyün kültürel yapısına bakıldığı zaman; eski gelenek, görenek, örf ve adetlerden yavaş yavaş uzaklaşıldığı, çağın kültürel değişimine ayak uydurulduğu gözlemlenir.

GANİDAĞI KETİLER

İlçenin 15 km doğusunda bulunan köyün; batısında Sadakalar, doğusunda Yukarımülk, kuzeyinde Tilkiler ve Akçalar, güneyinde ise Turunçlu köyleri bulunmaktadır.

Köy, 1050 rakımlı bir tepe üzerinde kuruludur. Yerleşim yerinin kayalık olması nedeniyle evler de dağınık bir görünüm arz eder.

Önceleri hayvancılık nedeniyle göçebe bir hayat yaşayan köy halkı, 1935-1940 yılları arasında yerleşik hayata geçmiştir.

Köyde okul ilk defa 1964 yılında açılmıştır. Bunu takip eden senelerde de 1975 yılında bir cami, terör olaylarının baş göstermesi üzerine 1996 yılında büyük bir karakol yapılmıştır.

Her ne kadar köyün kuruluşu Cumhuriyet'in ilk yıllarına dayansa da, çevredeki kalıntılardan bu bölgede çok eski uygarlıkların yaşadığı anlaşılmaktadır. Bu uyarlıklardan günümüze bazı ev kalıntıları ve sarnıç adı verilen su kuyuları kalmıştır. Ayrıca şu anda karakolun bulunduğu tepe üzerinde daha önceleri bir kalenin var olduğu söylenmektedir.

Antep fıstığı başta olmak üzere köy halkının en önemli geçim kaynakları tarım ve hayvancılıktır.

Ayrıca köyün bulunduğu tepenin batı yamacında bulunan düzlük arazide köylü kışlık ihtiyacını karşılayacak kadar buğday ve arpa ekimi yapmaktadır. Bölgenin kıraç olması sebebiyle arazi verimsizdir.

Köy topraklarının tarıma el verişli olmaması ve geçim kaynaklarının kısıtlı olması nedeniyle köyden özellikle yurtdışına göçler yaşanmaktadır. Dışarıya giden insanların büyük bölümü yurt dışına, bir bölümü çevre il ve ilçeler yerleşmişlerdir. Buna bağlı olarak da köy nüfusu yazın kalabalıklaşmakta, kışın ise iyice azalmaktadır.G

GÖÇER

Doğusunda Çatalağaç, güneyinde Haydarlı, kuzeyinde Küçükören ve Keralmaz köyleri, batısında Haydarlı İstasyonu ve Aksu yatağı vardır.

Elbistan'a bağlı Karahasan Köyü'ndeki Kışlık, Sırıklı ve Tahtalı'daki Ağanın Yurdu denilen yazlıklarından kalkarak bu bölgedeki ilk yerleşim yerleri Topesaray'a, oradan da Haraba'ya gelirler.

Köyün ilk sakinleri -Atmalı Aşireti Reisi Paşa Yakup'un oğlu Şahin Bey'in ölümüyle uğursuz saydıkları- Haraba'dan (Çelik deresinin kuzeydoğusunda) kalkarak 1932 yılında şu anki yerlerine yerleşmişlerdir.

Köyün geçimi tarım ve hayvancılığa dayanır. Yetiştirilen ürünler arasında : tütün, pamuk, ayçiçeği, kavun, karpuz, domates, patlıcan, biber, kaysı, nohut, fasulye, arpa, buğday ve mercimek sayılabilir.Bunun yanında bağcılık ve Aksu yatağı güzergahında da kavakçılık yapılır.

Küçük ve büyükbaş hayvancılık da geçim kaynakları arasında sayılabilir.

GÖYNÜK

Göynük, ilçenin kuzeydoğusundaki en son köydür. İlçeye 50 km uzaklıktadır. Güneyinden, batısından ve kuzeyinden hafif tepeciklerle çevrili olan köyün; doğusundan Çağlayancerit ilçe yolu, Aksu Çayı ve Adıyaman-Malatya demiryolu geçmektedir. Köyün güneybatısında Sakarkaya, kuzeybatısında Bayırlı, kuzeyinde Bozlar Kasabası bulunmaktadır.

Göynük, Çağlayancerit-Kahramanmaraş karayolunun yaklaşık1 km batısındadır.Köyün ulaşımı kolaydır.

380 nüfusu olan köyün, başlıca geçim kaynakları tarım ve hayvancılıktır.

Yaklaşık 10 bin dönümlük ekilebilir alana sahip olan köyde; buğday, arpa, şeker pancarı, nohut, fasulye gibi tarım ürünlerinin yanı sıra domates, biber, patlıcan gibi sebzeler de yetiştirilmektedir.

Özellikle Aksu Çayı'nın köyün içerisinden geçmesinden dolayı sebzecilik ve şeker pancarı yetiştiriciliği ön plana çıkmaktadır. İklim şartlarının ve toprak verimliğinin iyi olmasına rağmen , üretim istenilen düzeyde değildir. Bunun sebepleri arasında; tarım alanında sağlanan teknolojik gelişmelerden yeterince yararlanamama, suyun düzenli ve verimli kullanılmaması, yeterli gübre kullanılmaması, ilaçlama ve pazarlamadaki bilgilendirme eksiklikleri vb. sayılabilir.

Köyün coğrafi durumu hayvancılığa oldukça elverişlidir. Bu nedenle hayvancılık, köy halkının başlıca geçim kaynağıdır.

Hayvan ürünlerinden elde edilen gelir, köylünün temel ihtiyaçlarının karşılanmasında önemli bir etkendir. Köyde küçükbaş ve büyükbaş hayvancılık (koyun, keçi, sığır yetiştiriciliği) yapılmaktadır. Ancak, özellikle sığırların et ve süt yönünden verimli hale getirilmesi için "kültür ırk' çalışmalarının yapılması, kümes hayvancılığının özendirilmesi gerekmektedir.

Göynük Köyü, başlangıçta çerkez soylu vatandaşlarımızın yerleştirilmesiyle kurulmuş bir yerdir. Tarihte "93 Harbi" olarak bilinen 1877 Osmanlı-Rus Savaşı'ndan sonra yerlerinden edilen Kafkas halkından bir kısmı Kafkas muhaciri olarak Balkanlar üzerinden Balıkesir'e, oradan da 1880 yılında 110 hane olarak şimdiki Göynük Köyü'nün bulunduğu yere yerleştirilmişlerdir. Ancak, buralara alışmakta çok zorlanmışlardır. Yörenin sulak, bataklık olması sonucu sıtma hastalığına yakalanıp ölenler olmuş. Kalanların bir kısmı Kömürler (Nurdağı) bir kısmı Göksun İlçesi'nin Çardak yöresine göç etmişler. Göynük'te geriye 7-8 hanelik bir kısım kalmış. Daha sonraları çevre yörelerden (Düzbağ, Belören, Savran, Sakarkaya) gelenlerle bu sayı yeniden çoğalmış. Günümüzde 70 hane ve 380 nüfuslu (Ekim 2000 genel nüfus sayımı) şirin bir köy görünümü ile varlığını sürdürmektedir.

Av. Metin Şirikçi tarafından kapsamlı olarak hazırlanan "Maraş" isimli tanıtım kitabında Göynük ile ilgili 1563 yılına ait Maraş tahrir defterinde şu bilgilere yer verilir:

Göynük'te Dulkadirli hükümdarı Süleyman Bey'in torunu Rüstem Bey'in oğlu Murat Bey tarafından yaptırılan Murat Bey Camii'nden bahsedilir.

Yine aynı kaynakta 1503 yılı itibariyle Göynük, Maraş'a bağlı bir nahiye konumundaydı. Bu nahiyeye bağlı 20 köy ve mezra ismi zikredilir. Bunlar:

Göynik, Şakıp, Şeyhler, Armağan, Yılankuz, Eyiklü, Kalih, Torbanluca, Meydancık, Hilabı köyleri ile Kaldırım,Yolcu, Çataldepe, Fınduklu, Mallık, Kayapınar, Alacıkaya, Olca, Gökçayır ve Samud mezraları.

HANOBASI

Köyün güneyinde Çöçelli, batısında Ördekdede, doğusunda Eğlen köyleri bulunmaktadır.

Köyün tarihi Perslere kadar dayanmaktadır. Köyün içinde bulunan höyük hakkında kesin bir bilgi yoktur.

Şu anda yıkık vaziyette olan han, Selçuklular döneminde yapılmıştır. Tarihi İpek yolu güzergahı üzerinde kurulan han, kervanların konaklama merkezi olarak kullanılmıştır. Kubatlı Hanı olarak da bilinir.

Batık bir şehir olduğu sanılan Hanobası'nda bulunan tarihi eserler, köydeki açık müzede sergilenmektedir.

Kılıçlı Aşireti'nin 1800'lü yıllarda köye gelmesi ile yerleşim başlamıştır. Bu bölgede Persler, Klikyalılar, Bizanslılar ve Memluklular hüküm sürmüştür. Daha sonra Selçukluların hakimiyetine geçen bölge,bu devletin yıkılmasıyla Osmanlı Devleti'nin hakimiyeti altına girmiştir.

Köyün geçim kaynağı tarıma dayanır. Başlıca yetiştirilen ürünler; pamuk, şekerpancarı, buğday, arpa, mısır vs.

HARMANCIK

İlçenin 30 km doğusunda bulunan köyün; doğusunda Tilkiler-Kuli Obası, güneydoğusunda Avlık Obası, güneyinde Pano Obası ve Aşağımülk Köyü, batısında Kerto ve Kendiro obaları, kuzeybatısında Kizirli, kuzeyinde Taşdemir, kuzeydoğusunda Adıyaman-Çorak Köyü bulunur.

Eski ipek yolu üzerinde bulunan Harmancık, yaklaşık 300 yıl önce kurulmuştur. 1992 - 1994 yıllarında iki defa terör olayına maruz kalan köy halkı, çevre illere ve ilçe merkezine göç etmek zorunda kalmıştır. Terörden önce 80 hane ve 280 nüfusu bulunan köy, şu an 7 haneye ve 30 nüfusa düşmüştür.

Köyün geçim kaynağı tarım ve hayvancılıktır.Tarım alanında özellikle Antep fıstığı yetiştiriciliği ve bağcılık ön plandadır.

Köyün 2 km uzağında bir krom madeni ocağı bulunmaktadır. Bu maden ocağı 1960 yılında açılmış, sonra ara verilmiştir. 1970 yılında bu ocak tekrar faaliyete geçmiştir. Bu sebeple köyün ulaşım ve su sorunu yoktur.

Köye 1959 yılında bir ilkokul ve sağlık evi yapılmıştır. Şu anda bunların ikisi de atıl durumdadır.

Köyün hemen güneybatısında Eski Kerto Obası mevkiinde halk dilinde "körüsten" denilen kayadan oyma odacıklar vardır. Köyün batısında yığma bir höyük vardır. Bu höyüğün tabanından bir tünelle höyüğün içine girilmekte ancak ileri gidilememektedir.

Eski kışla mevkiinde ise çeşitli tarihi eserler bulunmuş ve Kahramanmaraş Müzesi'ne teslim edilmiştir.

HASANKOCA

Köyün; doğusunda Memişkahya, güneybatısında Kurtdere, kuzeyinde Kartalkaya Barajı bulunmaktadır.

Önceleri göçebe hayatı yaşayan köy halkı hayvancılıkla uğraşmaktaydı. Yazın yaylalara çıkar, kışın köy merkezine dönerlerdi. Yakın zamanda yerleşik düzene geçildikten sonra ağırlıklı olarak tarıma yöneldi. Ekonomik koşullar nedeniyle çok sayıda göç veren köy, şu anda birkaç haneden kalmıştır. Başlıca geçim kaynakları tarım ve hayvancılıktır. Yetiştirilen ürünler arasında pamuk, buğday, arpa, mısır ve nohut sayılabilir.

HÜRRİYET

Kahramanmaraş-Gaziantep il sınırının kesiştiği yerde; doğusunda Höcüklü, batısında Karagöl, kuzeyinde Mezere köyleri bulunmaktadır.

Kesin kuruluş tarihi bilinmemektedir.Hürriyet Köyü; Merkez Oba, Mahkanlı başta olmak üzere Payamlı, Çatalyurt, Yukarı Razolar, Aşağı Razolar obalarından oluşmaktadır.

Tek geçim kaynağı küçükbaş hayvancılıktır. Bundan dolayı göçebe hayat hala devam etmektedir.

İlkbahar mevsiminden itibaren yaylaya çıkılmakta, sonbaharda tekrar köye dönülmektedir. Köyde içme suyu önemli bir problemdir. Su ihtiyacı 5 km ilerdeki, köylülerce oluşturulan, göletlerden hayvanlarla taşınan su ile karşılanmaktadır.

İĞDELİ

Eski adı "Cimikanlı" olan köy, ilçeye 24 km uzaklıktadır. Doğusunda Abdullah Obası, kuzeydoğusunda Yeşiloba, kuzeybatısında Filolar Köyü, batısında ise Akçakoyunlu Köyü vardır.

Köy, dağ eteğine kurulmuştur. Yerleşim yerleri kayalıktır. En önemli geçim kaynağı tarım olan köyün, arazileri genellikle Narlı Ovası'ndadır. İçme suyu, güneybatıdaki dağ eteğinden getirilmiştir.1997 yılına kadar su kaynakları çeşmeden temin edilirdi. Ağaçlandırma çalışmalarına muhtarlığın önderliğinde başlanmıştır.

Köyün yüksekte oluşu, diğer köyleri yüksekten görmesi bir tabii güzellik sayılabilir.

Köyün başlıca geçim kaynakları tarım ve hayvancılıktır.Coğrafi durumu hayvancılık için müsaittir. Beslenilen hayvanlar; inek, koyun, keçi, tavuk, hindi vs.

Köyün bulunduğu yerler kayalık olduğundan tarıma elverişli değildir. Su yetersizliğinden de tarım yapılamamaktır. Köyün civarlarında bulunan arazilerde de suya ihtiyaç duymayan tarım ürünleri yetiştirilmektedir. Bunlar : nohut, mercimek, buğday, arpa gibi ürünlerdir.

Köyün nüfusunun büyük bir çoğunluğu yurt dışına ve çevre illere göç etmiştir.

Birkaç yıl öncesine kadar su sıkıntısı olan köyün, bugün itibariyle bu problemi giderilmiştir. Köyde komşuluk ilişkileri hala kuvvetlidir. İmece usulü az da olsa devam etmektedir. Düğünleri her yerde olduğu gibidir. Düğün salonları çok az kullanılmaktadır. Diğer Türk gelenek ve görenekleri devam etmektedir.

Gençlerde çağdaş giyim hakimdir. Yaşlılar; yöresel kıyafet olarak şalvar, şapka, entari ve eşarp kullanmaktadır.

Köyde, daha çok akraba evlilikleri görülmektedir. Son zamanlarda kız ve erkekleri yabancı ve dışardan kimselerle de evlendirme yaygınlaşmaya başlamıştır. Oyunları halay şeklindedir. Davul-zurna eşliğinde oynanır.

Köyde elektrik ve telefon mevcuttur. Köyün ulaşım sorunu yoktur.

Okuma oranı bazı çevre köylere göre yüksektir. Yöre halkı örf ve adetlerine çok bağlıdır. Düğün ve ölümlerde dayanışma içerisindedirler. Özellikle taziyelerde masrafları hafifletecek hediyeler götürülür.

Köyün okulu,1962 yılından bu yana eğitim - öğretim vermektedir. 7-8 yıl öncesine kadar nüfus çokluğundan, sınıflar müstakil olarak ders işlerken, Avrupa'ya göç nedeniyle nüfus azalmış ve birleştirilmiştir sınıf olarak eğitim-öğretim verilmeye başlanmıştır. II. kademe öğrencileri, servislerle Narlı Kasabası'na taşınarak eğitimlerini devam ettirmektedirler.

Ormanlık alan bulunmayan köyde maki bitki örtüsüne rastlanır. Köyün yerleşim yerlerinde kıraç ve kırmızı toprak hakim olduğu için arpa ve buğday yetiştirilir. Köyün ova kısmında pamuk, pancar, biber yoğunlukla ekilir.

İNCİRLİ

İncirli, ilçenin güneydoğu istikametinde 5 km uzaklıkta iki mezradan oluşan bir köydür. Köyün nüfusu 60'tır. Fakat yaz aylarında bu nüfus artmaktadır.

Köyün tarihi hakkında kesin bir bilgi yoktur. Ancak yaşlılardan edinilen bilgilere göre köyün 100 yıllık bir tarihi olduğu tahmin edilmektedir.

Halk geçimini tarım ve hayvancılık üzerine kurmuştur. Bağcılık ve Antep fıstığı yetiştiriciliği de yapılır. Ekonomik nedenlerden dolayı diğer köyler gibi İncirli Köyü de yurt dışına göç vermektedir.

KADINCIK

Köy, ilçenin batısında ve yaklaşık 22 km uzağındadır. Doğusunda Çatalhöyük, batısında Karaçay, kuzeyinde Narlı Kasabası, güneydoğusunda Akçakoyunlu, kuzeydoğusunda ise Çiğdemtepe köyleri bulunmaktadır. Köy, ovalık bir alana kurulmuştur.

Köyün kuruluşu kesin olarak bilinmemekle beraber, 20. yüzyılın başlarında civar bölgelerden toprağı işlemeye gelen insanlar burada su bulunmasının da etkisi ile yerleşip kalmışlardır. Daha sonra köy bugünkü halini almıştır.

Köyün tamamına yakını çiftlikle uğraşmaktadır. Ancak bu insanların %70'ine yakınının kendi toprağı bulunmamaktadır. Bu insanlar geçimlerini toprak sahiplerinin işçiliğini yaparak sağlamaktadırlar. Yetiştirilen tarım ürünleri : buğday, pamuk, pancar, biber vb. Tarımın yanında büyükbaş hayvancılık da yapılır.

KARAAĞAÇ

Köy; kuzeyde Sakarkaya Köyü'nün Kısık Obası'yla, güneyde Payamlıbağ, batıda Büyüknacar ile doğuda Sokumilyanlı köyleri ile sınırları olan Kandil dağının doğusunda yer alan dağlık bir alanda kurulmuştur. Köy; Oruçlar, Velolar, Döndükler, Bozbayır obalarından oluşmaktadır. Köyün eski adı Esmepur'dur.

Yaşlılardan edinilen bilgiye göre köy halkı buraya Kayseri'den gelmiştir. İlk zamanlar yerleşim yeri olarak Kandil dağındaki yaylaları seçen köy halkı, zamanla bugünkü bölgeye yerleşmiştir.

Bölgenin dağlık olması nedeniyle modern tarım aletleri yerine eski usullerle tarım yapılmaktadırlar. Buğday,arpa,mercimek, nohut yanında ceviz, fıstık ve üzüm de yetiştirilmektedirler.

Köy sınırları içindeki Akpınar mesire yeri, suyu ile güzel bir yerdir.

Anlatılagelen hikayeler de vardır. Rivayete göre; ailelerden biri oğullarını genç yaşta evlendirmiş. Fakat çocuk okumak, adam olmak istiyormuş. Bu amaçla gitmiş şehre ve uzun yıllar tahsil görmüş. Aradan yıllar geçtikten sonra öğrenimini bitirmiş ve kaymakam olmuş. Artık köye dönüp anne-babasını ve eşini yanına alma ve onlara hizmet etme zamanının geldiğini düşünmeye başlamış. Bu sebeple çıkmış köyünün patika yollarına.

O kadar heyecanlıymış ki, yürümüyor adeta koşuyormuş patika yollarda. Yolda giderken, tarlasını sürmekte olan bir çiftçiye rastlamış. Çiftçi, adamın telaşlı halini merak etmiş. Adama "Bu acelen ne oğul?" diye sormuş. Bunun üzerine çiçeği burnunda genç kaymakam çiftçiye durumu anlatmış. Çiftçi ona: "Halini ve heyecanını anlıyorum. Yine de çok acele etme.

Az sabırda çok keramet vardır." demiş. Çiftçi ile muhabbetini bitiren adam tekrar çıkmış yola. Artık hava kararmaya başlamış. Fakat genç kaymakamın durup dinlenmeye hiç niyeti yokmuş. Hiç ara vermeden yürümesine devam etmiş. Sabah sularında, horoz sesleriyle köye varmış. Eşinin odasına girince bir de ne görsün? Eşinin koynunda bir delikanlı.

Bunu gören genç adam öfkelenmiş ve belindeki ruhsatlı silahı çıkarmış. Silahı eşine yönelten genç adamın aklına çiftçinin "Az sabırda çok keramet vardır." sözü gelmiş. Bunun üzerine anne ve babasının odasının kapısını çalmış. Oğullarını gören anne ve baba çok sevinmişler. Daha sonra eşinin yanında gördüğü gencin on iki yaşındaki oğlu Ali olduğunu öğrenince içinden çiftçiye teşekkür etmiş. Kaymakam ve ailesi mutlu bir şekilde hayatlarını sürdürmüşler.

KARABIYIKLI

Köy; Kahramanmaraş-Gaziantep il sınırında konuşlanan, ilçe merkezine 45, Gaziantep'e ise 35 km uzaklıktadır. İlçenin güneyinde kurulan köyün rakımı 900 m'dir. kuzeydoğusunda Beşçeşme Köyü olup yakın çevresinde başka yerleşim merkezi bulunmamaktadır. Kuzey, güney ve batısı dağlıktır. Çevresi dağlarla çevrilidir.

Köyün 150-200 yıl kadar önce kurulmuş olduğu söylenmektedir. Eskiden ormanlık olan bölgede çeşitli vahşi hayvanlar yaşarmış. Bölgeye ilk olarak yerleşenler Karabıyıklı ailesine mensup kişiler olduğu ve bu yüzden köye bu ismin verildiği söylenmektedir. 1990 sayımına göre köyün nüfusu 896'dır.

Dağ yamacında kurulu olan köyde ekilebilir alan çok azdır.Buralarda buğday, arpa, soğan, sarımsak ekimi yapılmaktadır. Bazı ailelerin Narlı Ovası'nda arazileri vardır. Köyde hayvancılık da geçim kaynaklarındandır.

Köy okulu 1986 yılında eğitim-öğretime başlamıştır. 8 yıllık kesintisiz eğitim nedeniyle 6,7 ve 8. sınıflar Pazarcık YİBO'da eğitimlerine devam etmektedirler.

KARAÇAY

Sazlık ve bataklık olan Narlı Ovası ıslah edildikten sonra çevre köylerden gelen ailelerin yerleşimi ile kurulmuştur. Batısında Ördekdede, güney doğusunda Hanobası, doğusunda Eğlen ve Sarıerik köyleri bulunan Karaçay Köyü'nde geçim kaynağı tarımdır. Köyde; pamuk, şeker pancarı, mısır, ay çiçeği, buğday, arpa yetiştirilmektedir.

KARAGÖL

Köyün doğusunda Hürriyet, batısında Yiğitler, Kuzeyinde Eğrice köyleri bulunmaktadır.

Karagöl Köyü'nün 1850-1860 yıları arasında kurulduğu tahmin edilmektedir.Kuruluşundan 1940'lı yıllara kadar sık ormanlarla kaplıyken, 1940 yılından sonra orman tahrip edilmiş ve bölge bozkır haline dönüştürülmüştür.

Karagöl Köyü, oldukça fakir bir köydür. Topraklarının verimsizliği ve suyun olmamasından dolayı sulu tarım yoktur. Daha çok hayvancılık yapılan köyde; buğday, arpa, nohut, mercimek gibi tarım ürünleri yetiştirilmektedir. Az miktarda bağcılık ve fıstıkçılık da yapılmaktadır.

Köy halkı günübirlik Gaziantep İli'ne giderek inşaat işçiliği yapmaktadır. Bu çalışmalar köyün ekonomisine büyük katkı sağlamaktadır.

Bir anlatıma göre; 1950'li yıllarda köylünün biri bir radyo almış. Komşusu evine radyo dinlemeye gelmiş. Radyoyu dinlerken, köylüye "Bunun içindeki adamlar buraya nasıl sığıyorlar?" diye sormuş. Köylü "İçindeki adamların çok küçük." demiş. Adam tekrar "İçindekilerin ne yiyip içiyorlar?" diye sormuş. Köylü " Yumurta!" demiş. Adam "Radyonun kapağını aç da adamlara bir bakayım!" demiş. Köylü "Radyonun kapağını açarsam adamları geri toparlayamam." demiş. Radyonun kapağını açmamış.

KARAHÖYÜK

Karahöyük Köyü'nün ilçe merkezine uzaklığı 40 km'dir. Kuzeydoğusunda Narlı Kasabası, batısında Akdemir Köyü, güneydoğusunda Evri Kasabası vardır. Köyün kimler tarafından kurulduğu kesin olarak bilinmemekle beraber "Külhaş" sülalesi tarafından kurulduğu yaşlılarca anlatılmaktadır. Köy, ismini 50-60 m yüksekliğinde yığma höyükten almaktadır.

Köy, verimli ve sulu araziye sahip olduğundan halkın çoğunluğu çiftçilik ile geçimini sağmaktadır. Az da olsa şoförlük ile geçimini sağlayanlar vardır. Özellikle son yıllarda yurt dışına çalışmak üzere gidenler bir hayli fazladır.

Anlatılanlara göre, köye adını veren höyük, eşkıya ve çetelere karşı korunmak üzere yapılmıştır. Riayete göre köy halkıyla bu eşkıyalar arasında meydana gelen çatışmalarda bir kısım köylünün ölmesi nedeniyle höyüğe "Karahöyük" denildiği anlatılmaktadır.

Bir başka anlatıma göre de höyükte yeşil alan oluşturulamadığı ve yeşil bir örtüye hasret olduğu için Karahöyük dendiği de anlatılmaktadır.

Nüfusu şu an 700 kişi civarındadır. Yurtdışına, Gaziantep ve Kahramanmaraş başta olmak üzere çevre illere, çalışmak ve yerleşmek üzere köy halkı göç etmektedir. Köyde okul, sağlık evi ve cami mevcuttur.

KELİBİŞLER

Kelibişler Köyü, Türkoğlu'nu Narlı'ya bağlayan otoyolun yaklaşık 16. km güneyinde yer almaktadır. Köyün batısında Kadıoğlu Çiftliği, kuzeyinde Yeniköy, doğusunda Emiroğlu köyleri yer alır.

Söylentiye göre köy, yaklaşık 300-350 yıl kadar önce kurulmuştur. Aslı Tahranlı olan ve Çatalağaç'ta ikamet eden Halil Ağa'nın (lakabı Kel İbiş), birgün atları kaçmış. Kadıoğlu Çiftliği'nden Bilal Ağa'nın da yardımıyla buraya bir ev yapmış. Önce çocuklarını getirmiş. Ardından amcasının çocukları da gelerek yöreye yerleşmişler. Zamanla Kırolar yöresinden bazı ailelerde gelerek yöreye yerleşmiş ve bunlarla akrabalık ilişkileri kurulmuştur.

Köyün geçimi önemli ölçüde tarım ve hayvancılığa dayanır. Yetiştirilen tarım ürünleri arasında; pamuk, mısır ve biber önemli bir yer tutmaktadır. Ayrıca her ailenin kendi ihtiyacını karşılayacak kadar büyükbaş hayvanı vardır.

KELLEŞ

Doğusunda Eğrice, güneyinde Yiğitler, güneybatısında Sultanlar, kuzeyinde Kızkapanlı, kuzeybatısında ise Kuzkent köyleri bulunur.

Kelleş Köyü dağlık bir arazi üzerine kuruludur. Köyün en büyük problemi sudur. Gerek içme suyu gerekse sulama suyu en büyük ihtiyaçtır. Köy halkı, ihtiyaçlarını daha çok G.Antep'ten karşılar. Arazilerin susuz olmasından dolayı kuru tarım yapılan köyde, hayvancılık da önemli bir geçim kaynağıdır.

Son yıllarda köyün su ihtiyacını karşılamak için Köy Hizmetleri tarafından kuyu çalışması yapılmaktadır. Köyün en önemli özelliği ise hemen yanından tren yolunun geçmesidir. Ayrıca köyde bir okul bulunmaması da önemli bir eksikliktir.

KIZKAPANLI

Güneyinde Kelleş, güneybatısında Kuzkent, batısında Salmanlı, doğusunda Ufacıklı, kuzeyinde Memişkahya köyleri vardır.

Kızkapanlı Köyü; Çopurlar, Ökkeşler, Haydolar, Gözolar, Gözlügöl ve Konak obalarından oluşmaktadır.

Coğrafi yapı itibariyle köy, taşlık ve engebeli bir arazi üzerine kuruludur. Arazinin bu yapısı nedeniyle ancak taşlar ayıklanarak ekim alanı oluşturulur. Sulu tarım söz konusu değildir. Bölgede buğday, arpa, mercimek,üzüm,sarımsak gibi ürünler yetiştirilir. Tarımın yanında hayvancılık da geçim kaynakları arasındadır. Daha çok küçükbaş hayvancılık yapılır.

Atmalı Aşiretinden Çopur Haydo adında birisi gelerek bugünkü Çopurlar Obası'na yerleşmiştir. Yaklaşık 200 yıl önce kurulduğu tahmin edilen köyün, eskiden geçim kaynağı hayvancılık olduğu için yazları yaylaya gidilir, kışları ise tekrar köye dönülürdü. Günümüzde bu gelenekler terk edilerek tamamen yerleşik bir hayata geçilmiştir.

KİZİRLİ

Güneyinde Tilkiler, kuzeyinde Haydarlı, batısında Akçalar, doğusunda Taşdemir Köyü ve Yumaklıcerit Kasabası bulunmaktadır. Köy, kayalık bir tepenin yamacında kuruludur. Güneyi, doğusu ve batısı açıktır.

Köyün kuruluşu yaklaşık 250 yıl kadar önceye dayanmaktadır. Köyün Ali Papo ve Ali Körşiki tarafından kurulduğu söylenmektedir. Bu kişiler aşiret reisleri olup, Pazarcık'ın Göçer Köyü'nden gelmişlerdir. Kuruluşunda iki üç ev olan Kizirli, daha sonra göçlerle büyümüştür. Abdüller ve Töreler obaları Kizirli'ye bağlıdır. Fakat özellikle 1950-60 yılları arasında köyden göçler olmuştur. Göçün yapıldığı illerin başında Gaziantep gelmektedir. Daha sonra İstanbul ve yurt dışına göçler de çoğalmıştır. Göçün ana nedenleri arasında geçim sıkıntısı vardır.

Köyün geçim kaynakları tarım ve hayvancılıktır. Tarım, bağcılık üzerine yoğunlaşmıştır. Esas olarak köyün geçim kaynağını da bağcılık oluşturmaktadır. Bunun yanında kendi ihtiyaçlarını karşılamak amacıyla buğday, nohut, badem, ceviz, fıstık,domates, soğan, elma, kayısı, armut vb. ürünler de yetiştirilmektedir. Hayvancılık son yıllarda zayıflamıştır. Özellikle küçükbaş hayvancılık pek rağbet görmemektedir. Büyükbaş hayvancılık daha çok tercih edilmektedir. Son yıllarda yurt dışında çalışmak da köyün geçim kaynakları arasındadır.

Köy halkı geleneklerine bağlıdır. Dışarı açık olmayan bir kültür yapısına sahiptir. Düğünlerde önce iki tarafın anlaşmasıyla "künefe" denen tatlı yenir. Daha sonra "kalın" denen başlık ve çeyiz işleri konuşulur. Ayrıca nişan yapılır. Düğün masrafına köy de katılır. Düğün üç gün boyunca yemekli olarak devam eder. Son gün çeyiz gezdirilir. Gelin, erkek evine getirilir. Ölümlerde ölünün elbiseleri toplanıp ağıtlar yakılır. Hayır yemekleri dağıtılır. Toplanan elbiseler muhtaçlara dağıtılır.

KUZKENT

İlçeye 17km uzaklıkta olan köyün nüfusu 200'dür. Köyde elektrik, su ve telefon şebekesi bulunmaktadır.Köyün ulaşımı son derece kolaydır. Köy dağ eteğine kurulmuştur. İşsizlik sebebiyle köyden özellikle komşu il Gaziantep'e göçler olmaktadır.

Köy, dağlık bir alana kurulu olduğundan köyde tarım ve hayvancılık yapılmaktadır. Arazi kurak olduğu için buğday, arpa, mercimek vb. ürünler yetiştirilir .Dağlık arazi nedeniyle daha çok küçükbaş hayvancılık yapılır.

MAKSUTUŞAĞI

Maksutuşağı Köyü; Kahramanmaraş-Gaziantep yolu üzerinde, Aksu Köprüsü'nün 5 km batısına düşmektedir. Güneyinde Aslanbey, batısında Sofular köyleri bulunmaktadır. Köy, küçük bir tepe üzerine kuruludur.

Köy halkının çoğu yurt dışında çalışmakla beraber, köyle bağıntıları devam etmektedir. Köy halkının geçimi çiftçilik üzerinedir. Geniş ve verimli bir ovaya sahip olan köyde; başta pamuk, şekerpancarı ve buğday olmak üzere çeşitli tarım ürünleri yetiştirilmektedir. Köylüler ihtiyaçlarını -yakınlığı nedeniyle- daha çok Narlı Kasabası'ndan karşılarlar.

Köyün elektrik, su, telefon ve ulaşım sıkıntısı yoktur.

Köyün ilk sakinleri Horsan'dan önce Elbistan'a, daha sonra ise bu bölgeye gelerek yerleşmişlerdir Köye ilk yerleşenin Maksut adında birinin oğlu olduğu ve köyün adının da buradan geldiği söylenmektedir.

Daha önceleri çok kalabalık olan köyün, sürekli olarak Avrupa'ya göç vermesi nedeniyle nüfusu iyice azalmıştır. Bugün köyde genç yok denecek kadar azdır. Yurt dışına giden gençler ülkelerine dönememelerine rağmen burayla bağlarını koparmamışlardır. Bu yüzden köyün refah düzeyi oldukça yüksektir.

MEMİŞKAHYA

Köy; ilçenin güneydoğusunda, ilçeye yaklaşık 5 km uzaklıkta bir dağın yamacına kurulmuştur. Damlataş (Kurtdere), İncirli ve Gözlügöl köyleriyle komşudur. 670 kişilik nüfusu olan köyün; okulu, elektrik, telefon ve su şebekesi mevcuttur.

Bu yerleşim biriminin yaklaşık 300 yıl önce Malatya'dan gelen bir aile tarafından kurulduğu söylenmektedir.

Ekonomik durumu genelde iyi olan köyün, başlıca geçim kaynağı çiftçilik ve hayvancılıktır. Yurt dışında çalışan insanlar da köy ekonomisine önemli katkılar sağlamaktadır. Gençlerin yurt dışı hevesleri eğitimi olumsuz yönde etkilemektedir. Ayrıca, eskiden var olan yayla kültürü de terk edilmiştir.

Halka mal olmuş ve herkesçe bilinen, adı türkülere konu olmuş "Merik" adlı kadının akrabalarının bir kısmı bu köyde oturmaktadır. Hatta bu konuyla ilgili araştırma yapmak isteyen bir uzman ekip köye gelmiş ama yeterli malzeme bulunmadığı için geri dönmüştür.

MEZERE

İlçenin güneyinde Karadağı'nın eteklerine kurulu, ilçeye 23 km uzaklıkta, 528 kişilik nüfusa sahip bir köydür. Köyün; doğusunda Turunçlu ve Mülk köyleri, batısında Ufacıklı, Kızkapanlı ve Çopurlar köyleri, kuzeyinde Sadakalar, güneyinde Höcüklü ve Mahkenli köyleri bulunmaktadır. Dağlık bir bölgeye kurulu olan köyden, son zamanlarda geçim sıkıntısı nedeniyle göçler başlamıştır. Köy, yaklaşık 150-200 yıl kadar önce kurulmuştur.

Köyün en önemli geçim kaynağı hayvancılıktır. Daha çok küçük ve büyükbaş hayvancılık yapılmaktadır. Arazi yapısı taşlık ve engebeli olduğu için tarıma pek elverişli değildir. Bundan dolayı halk fakir durumdadır. Mevsimlik olarak amelelikle geçinenler de vardır.

Köyde dikkat çeken en önemli yapı, köyün güneyinde bulunan Paşa Mağarası'dır.

NARLI ÇERKEZLER

Eski Narlı Köyü, Pazarcık'ın batısında olup, ilçeye uzaklığı 17 km'dir

Doğuda Aksu Çayı ve Nefsi Doğanlı Köyü, Dehliz Köyü; kuzeyde Davutlar, Söğütlü ve Demirciler köyleri, kuzeybatısında Karahasanlar Köyü ile Haydarhöyük Mezrası, güneyde Narlı Kasabası bulunmaktadır. Köyün batısından Gaziantep-Kahramanmaraş, doğusundan ise Adıyaman-Malatya-Pazarcık karayolu geçmektedir. Ayrıca güneyinden Narlı -Malatya, Narlı-Gaziantep demiryolu geçmektedir.

Etrafı hafif yükseltilerle çevrili olan köy, batıya doğru uzanan ovalık ve tarıma elverişli bir arazi üzerine kurulmuştur.

Köyün geçim kaynağı tarım ve hayvancılıktır. 320 nüfuslu köyün tarıma elverişli 5000 dönüme yakın arazisi vardır. Bunun büyük bir kısmı sulak arazidir.

Genellikle pamuk, şeker pancarı, mısır,ayçiçeği, buğday, arpa, soya fasulyesi ve sebze köy halkının başlıca yetiştirdiği ürünlerdir. Köyde büyükbaş hayvancılık da yapılmaktadır.

Köyün yaşlılarından alınan bilgilere göre; Eski Narlı Köyü kurucuları İsa Ümit, Musa Ümit, Kavas Ahmet, Abdurrahim Ümit, Hatice Hatun, Selamet Gerek ve Ahmet Kızıltav adlı kişiler Çerkez soyludur. Bu insanlar mahiyetlerindeki yakınlarıyla birlikte Kafkasya'dan göç ederek buraya yerleşmişler. Kısa zamanda çevreden köye bazı göçler olmuş ve köy 300 hanelik bir yerleşim birimi haline gelmiştir. Bu insanların Kafkasya'dan buraya nasıl geldikleri, hangi yılda geldikleri kesin olarak bilinmemektedir. 300 haneli bu köy (Eski Narlı Köyü - adının ne zaman verildiği belli değil.) öldürücü ve salgın bir hastalık sonucu nüfus azalmasına maruz kalmıştır. Hemen hemen köy nüfusunun dörtte üçü telef olmuştur. Halk korkuya ve paniğe kapılarak yeni yurtları (Eski Narlı Köyü'nden) göç etmeye başlamış ve böylece nüfus daha da azalmıştır. Salgından sonra Ahmet Kızıltay, Has Polat Kadir, Zengin Mahmut, Bisila Ahmet ve adlarını sayamadığımız bazı insanlar köyde yaşamaya devam etmişlerdir. O insanlardan bugüne Eski Narlı Köyü 320 nüfuslu ve 50 haneli bir yerleşim birimi olarak varlığını sürdürmektedir. Köy halkının bir kısmı da kendilerine daha iyi yaşama imkanları sağlamak amacıyla Mersin, Kahramanmaraş, Adana, Gaziantep illerine göç etmişlerdir.

NEFSİDOĞANLAR

Köyün; güneybatısında Narlı Kasabası, kuzeybatısında Narlı Çerkezler, kuzeyinde Aksu Çayı, doğusunda Yolboyu, güneyinde ise Salmanıpak köyleri bulunmaktadır.

Köy, ovalık bir alana kuruludur. Özellikle yanıbaşında Kartalkaya Barajı'nın bulunmasından dolayı köy arazileri suludur. Buna bağlı olarak köyde en çok pamuk başta olmak üzere mısır, şeker pancarı, ayçiçeği, buğday, arpa gibi ürünler yetiştirilir. Hayvancılık ise bir geçim kaynağı olmaktan ziyade herkes ihtiyacını karşılayacak kadar büyükbaş hayvan besler. Köy halkının büyük çoğunluğu yurt dışındadır. Gerek yurt dışında bulunan insan sayısının çok olması, gerekse tarım arazilerinin sulu ve verimli olmasından dolayı köyün ekonomik durumu oldukça iyidir.

Köy, coğrafi konum olarak da Kahramanmaraş-Gaziantep-Malatya yolu üzerindedir. Bundan dolayı ulaşım problemi yoktur.

OSMANDEDE

Pazarcık ilçesinin güneyinde, Narlı ve Evri kasabaları arasındadır. Osmandede Köyü'nün doğusunda Eğlen ve Çiçek köyleri, batısında Cennetpınarı, kuzeyinde Karaçay, güneyinde ise Ördekdede bulunmaktadır.

Ali Cenani Bey'in notlarında şu satırlar okunmaktadır:

"Ailemizi kuran ve bu çevrede büyük ün kazanan Şeyh Osman Semerkandi'ye birçok saygın kişiler mürit olmuş, özellikle o zaman Pazarcık'ta göçebe olarak bulunan Türk oymaklarından Elbeyliler ona bağlanarak Pazarcık'ta oturmalarını rica etmiş olduklarından, Alaeddevle'nin de uygun bulmasıyla evini Pazarcık'a götürmüş. Sultan Alaeddevle burada bir tekke yaptırarak kendi vakfı gelirinden bu tekke için gerekli ödemeyi adamıştır. Bu konu Alaeddevle Vakfiyesi'nde açıklanmıştır. Osman Semerkandi Pazarcık'taki tekkesinde bilim ve erdemiyle kamunun sevgisini kazanmıştır. 940'ta (M.1533) ölümüyle yerine oğlu Şeyh Ahmet geçmiştir."

Eskiden Dibekhöyük adıyla anıldığı anlaşılan Osmandede Köyü'ndeki türbe; bostan evciği büyüklüğünde bir kulübedir. Kapısı sağlam ve kilitli olup anahtarı köy muhtarınca saklanmaktadır.Türbenin içinde yeşillerle örtülü bir sanduka bulunmaktadır. Ne içinde ne de dışında hiçbir yazı ve kitabe yoktur.

Her tarikat ulusu için olduğu gibi Osman Semerkandi hakkında da efsane niteliğinde söylentiler bulunmaktadır. Bunlar "Nizamü'l-Leal Üzerine Tamamlayıcı Bilgiler" adlı kitapta yer almaktadır. Buna göre:

"Osman Semerkandi Maraş'ta ölünce cenazesini yıkayan din adamının hakkında ileri geri söz etmesi üzerine teneşirden fırlayıp uçmuş, Pazarcık'taki Osmandede Köyü'ne inmiştir."

Osmandede Köyü, adını Kain Osman Dede'den almıştır. Köyün tarihini belirten en önemli belge 29 Rebi-ul-evvel 1330 yılına ait padişah tuğrasını taşıyan bir beraattır.

Bu yıllarda köye, Alaüddevle Bey evkafından, Kain Osman Dede Zaviyesi kurulmuştur. Ölümünden sonra da Osman dedeye ait türbe yaptırılmıştır. Ayrıca Kahramanmaraş müzesinde bu zaviyeye ait birçok eşya bulunmaktadır. Bu belge -yani padişahın beraatı- Osmandede Köyü'ndeki türbede bulunmaktadır.

Köyde "lokma" adı verilen farklı bir gelenek vardır. Lokma: Halkın adaklarını "Osmandede Zaviyesi" şimdiki adıyla "Ummandede" adı verilen yerde yerine getirmeleridir. Halk kendi gücüne göre çeşitli adaklar adar. Bu adaklar: kurban kesme, tatlı, şeker ve yemek ikramı.

Genelde yemekler Ummandede'de yapılır. Senenin bazı günlerinde köy halkı burada toplanır, köyün yaşlıları ve ileri gelenleri aracılığı ile küskünler ve dargınlar barıştırılır. Yemekler yendikten sonra sohbet edilir.

Kurban ve Ramazan Bayramlarında herkes kendi evinde yaptığı yemekleri, Salman Dede'nin evi diye adlandırılan ve tarihi geçmişi olan bu eve getirir. Burada bütün köy halkı toplanır. Önce dargınlar ve küskünler barıştırılır. Dargınlık ve küskünlüğün doğru olmadığı anlatılır. Neşe içerisinde yemekler yenir, köye ait eski hikaye ve olaylar anlatılır.

Osmandede Köyü geniş ve düz bir arazi üzerindedir. Toprakları oldukça verimlidir.Köyün başlıca geçim kaynağı çiftçiliktir. Köyde genelde sulu tarım yapılmakta ve tarım modern araçlarla yapılmaktadır. Genellikle buğday, mısır, pamuk ve şekerpancarı yetiştirilir. Az da olsa hayvancılık da yapılmaktadır.

ÖRDEKDEDE

Kuzeyinde Osmandede, güneyinde Evri Kasabası, doğusunda Hanobası, güneydoğusunda Çöçelli, kuzeydoğusunda Eylen, Çiçek, ve Dedepaşa, batısında Bezolar, Pulyanlı, Cennetpınarı köyleri bulunmaktadır. Köy, ovalık bir alana kurulmuştur. Geniş ve verimli topraklara sahip olan Ördekdede Köyü, 36 bin dönüm arazisi ile civar köylere nazaran en fazla toprağa sahip olan köydür.

Köy, adını sürekli olarak ördek avlayan İbrahim isimli bir avcıdan almıştır.Ördek avına merakından dolayı avcıya "Ördeklerin Dedesi" adı verilmiştir. Zamanla buraya yerleşen halk şimdiki yerleşim merkezine "Ördekdede" adını vermiştir. Avcının mezarı da köyün içine yapılarak ziyaret haline getirilmiştir.

Aslen Horasanlı olan köy halkı bir dönem, yaşanan kıtlık nedeniyle Karabıyıklı civarında göçebe bir hayat sürmüştür. Daha sonra da şimdiki köy yerine yerleşmişlerdir. Daha önce köy, Hırlak isminde bir Ermeninin elindeymiş.

1970'te yaşanan deprem sonrası bazı aileler Kahramanmaraş ve Gaziantep'e göç etmişlerdir.

Köyde yaklaşık olarak 1200 nüfus bulunmaktadır. Nüfusun çoğunu kadınlar oluşturmaktadır. Kış aylarında şehre gidenlerle azalan nüfus, yaz aylarında tekrar artmaktadır.

PAYAMLIBAĞ

Kuzeydoğusunda Soku, batısında Karaağaç, güneydoğusunda Şallıuşağı köyleri bulunmaktadır. Köy, ilçenin kuzeydoğusunda ve ilçeye 17 km uzaklıktadır. Etrafı dağlık alanlarla çevrili olan köyün, güneyinden Aksu Çayı geçmektedir.

Adını köyde çokça bulunan payam (çağla) ağacından almaktadır. Halkın geçimi tarım ve hayvancılığa dayanır. Sulu alanlarda genellikle pamuk yetiştiriciliği ve sebzecilik yapılmaktadır. Kıraç bölgelerde buğday, arpa, mercimek, nohut ekiminin yanında kısmen de bağcılık yapılmaktadır. Geçim kaynakları arasında yurtdışında çalışanların katkıları da önemli bir yer tutar.

SADAKALAR

İlçenin doğusunda yer alır. İlçeye uzaklığı 20 km'dir. Doğusunda Ketiler, Güneydoğusunda Turunçlu köyleri, batısında Kömeçler, kuzeyinde Çöçenşıholar , güneyinde Çelik obaları bulunmaktadır. Köy dağlık bir alana kurulmuştur. Köye bağlı dört oba vardır. Bunlar: Çelik, Guttalar, Kömeçler ve Çöçenşıholar obaları.

Köy; Elbistan tarafından, sadaka toplamak için gelen bir kişi tarafından kurulmuştur.Adını da bu olaydan almıştır. Kurtuluş Savaşı yıllarında köy, Adıyaman-Gölbaşı İlçesi'nin Çelik Köyü'ne göç ettirilmiştir. Cumhuriyet'in ilanından sonra tekrar köylerine dönmüşlerdir.

Köy halkı küçükbaş hayvancılık yanında Antep fıstığı üreticiliği de yapılır. Köyde su fazla olmadığından yaz mevsiminde yaylalara gidilir, kış mevsiminde ise tekrar köye dönülür. Ancak köye su gelmesiyle birlikte yerleşik hayata geçilmiştir.

SAKARKAYA

İlçeye uzaklığı 44 km olan köy, engebeli bir alana kurulmuştur. Doğusunda Küçükören, kuzeyinde Küçüküngün, kuzeydoğusunda Göynük köyleri ile güneyinde Kısık Obası yer almaktadır.

Doğusundan Aksu Irmağı, güneyinden Kısık Çayı geçmektedir. Etrafı mazı ve ardıç ağaçları ile kaplıdır. Köyün etrafında bulunan tepelik arazilerde üzüm bağları, fıstık ağaçları , ceviz bahçeleri ve elma bahçeleri bulunur. Köyde tarım önemli bir geçim kaynağıdır. Başlıca yetiştirilen ürünler: domates, şeker pancarı, buğday, arpa, nohut ve fasulyedir. Kendi ihtiyaçlarını karşılamak için patlıcan, biber, yeşil fasulye vb. sebzeler de yetiştirilir.

Köye bu isim, Sakarın Dağı'ndan esinlenerek verilmiştir. Köyde ilköğretim okulu ve sağlık evi mevcuttur.

Kısık; Sakarkaya Köyü'ne bağlı, arkasında Kandıl dağı ile dikkat çeken bir obadır. Derin bir vadinin içinde yer alır. 60 civarında nüfusu vardır. Genellikle ağaçlarla kaplıdır. Sakarkaya'ya 3, Pazarcık'a da 18km uzaklıktadır. En önemli geçim kaynakları, tarım ve hayvancılıktır. Genellikle büyükbaş hayvan beslenir. Tarım ürünlerinden; buğday, arpa, fasulye, ceviz, nar, şekerpancarı ve üzüm yetiştirilir.

SALMANIPAK

Kuzeyinde Bölükçam, batısında Narlı Çerkezler ,doğusunda Memişkahya köyleri bulunan köyün, güneyi dağlarla kaplıdır.

Köyün kuruluşu 1920'lere dayanmaktadır. Mulla Seydo ile Çeko Ali tarafından kurulmuştur.

Köyün geçim kaynağı tarım ve hayvancılıktır. Başlıca yetiştirilen ürünler: buğday, arpa, pamuk, nohut, mercimek ve mısırdır. Köyde az da olsa bağcılık da yapılır.

Köy, ismini köyde türbesi bulunan Salmanıpak adında bir zattan almaktadır. Bu türbenin tarihi bilinmemektedir. Türbeye sık sık ziyaretler olmaktadır. Bu türbenin yüzyıllar öncesine dayandığı söylenmektedir.

SALMANLI

İlçeye 17 km uzaklıkta, dağlık bir arazi üzerine kurulu olan köyün; kuzeyinde Çopurlar Obası, doğusunda Kuzkent, güneyinde Karahasanlar ve batısında İncirlipınar köyleri bulunmaktadır..

Köydeki yaşlılardan edinilen bilgilere göre köyün tarihi 1850-1900 yıllarına dayanmaktadır. Köyün ismi o dönemde köye gelen Salman isimli bir derviş tarafından verildiği sanılmaktadır. 350 kişinin yaşadığı köyde okul, cami ve sağlık evi vardır.

Köyün geçimi tarım ve hayvancılığa dayanır. Yetiştirilen ürünler arasında: buğday, arpa, nohut, sarımsak, pamuk ve Antep fıstığı yer almaktadır. Köyde bulunan tren istasyonu köy halkının hem ulaşımını kolaylaştırmış hem de onlara iş imkanını sağlamıştır.

Kahramanmaraş-Gaziantep-Adıyaman üçgeninde yer alır. Araban-Pazarcık yolu üzerinde bulunmaktadır.

Köyün tarihi Dulkadiroğulları Beyliği'ne kadar dayandırılmaktadır.

Köyün geçim kaynağı tarım ve hayvancılıktır. Tarım kuru olarak yapılmaktadır. Ancak köyün 3 km güneyinden geçen Fırat'ın kolu Karasu Çayı çevresinde az miktarda sulu tarım yapılmaktadır.

Yetiştirilen başlıca tarım ürünleri: arpa, buğday, mercimek, pamuk ve nohuttur. Bunların yanı sıra az da olsa Antep fıstığı, kavun ve karpuz üretimi de yapılmaktadır. Bağcılık hastalık nedeniyle tükenmeye yüz tutmuştur.

Köyde tarihi tam olarak bilinmeyen yer altı mezarları bulunmaktadır. Bu mezarların kimlere ait olduğu bilinmemekle beraber Türk-İslam tarihiyle ilgisinin olmadığı belirtilmektedir. Yine bu mezarlarla ilgili olduğu sanılan, köyün kuzeybatı istikametinde harabe şeklinde yerleşim yeri kalıntıları bulunmaktadır. Bu harabelerden ve civarında topraktan yapılma ev eşyaları bulunduğu köy sakinlerince dile getirilmektedir. Yine buralarda derin su sarnıçları bulunmaktadır.

SARIERİK

Yaklaşık 200 yıllık tarihi olan köy, Süleymanlı Aşiretine mensuptur. Hayvancılıkla geçinen köylüler, yaz aylarında Kızılkaya, Milcan, Binboğa, Engizek yaylalarına göçer. Kış aylarında ise köye tekrar dönülür. Yerleşik hayata geçildikten sonraysa hayvancılığın yerini tarım almıştır. Yetiştirilen başlıca tarım ürünleri; pamuk, şekerpancarı, mısır, ayçiçeği vs.

SARIL

Köy, Akdeniz ile Güneydoğu Anadolu bölgelerinin kesiştiği yerde ve Kahramanmaraş, Gaziantep, Adıyaman üçgeninde kuzeyde Bozdağlar, güneyde Karadağlarla çevrili Araban Ovası'nın kuzeybatısında yer almaktadır.

Araban-Pazarcık yolu üzerinde bulunmaktadır.

Köyün tarihi çok eskilere dayanmaktadır. Anadolu Selçukluların dağılması ile ortaya çıkan beyliklerden Dulkadiroğulları Beyliği'ne kadar dayanmaktadır.

Köyün geçim kaynağı tarım ve hayvancılıktır. Sulama suyunun yetersizliğinden dolayı köyde daha çok kuru tarım yapılmaktadır. Ancak köyün 3 km güneyinden geçen Fırat'ın kolu Karasu çevresinde az miktarda sulu tarım yapılmaktadır.

Başlıca tarım ürünleri; arpa, buğday, mercimek, pamuk ve nohuttur. Bunların yanı sıra az da olsa Antep fıstığı, kavun ve karpuz üretimi de yapılmaktadır. Bağcılık geçmiş yıllarda görülen hastalık nedeniyle tükenmeye yüz tutmuştur.

Hayvancılık, otlatma usulü ile yapıldığından verim düşük ve kalitesizdir .Başlıca beslenen hayvanlar; koyun, keçi ve melezleştirilmiş sığır cinsidir. Hayvan ürünlerinin değerlendirilmesi için örgütlü bir kuruluş yoktur. Köylülerin kendi imkanlarıyla yoğurt ve peynir olarak sütü değerlendirip ilçede sattıkları görülür. Etini ise arada dolaşan celeplere satmaktadırlar.

Köyde tarihi eser olarak kuzeydoğu ve kuzeybatıda tarihi tam olarak bilinmeyen mezarlar bulunmaktadır. Yine bu mezarlarla ilgili olduğu sanılan, köyün kuzeybatı istikametinde harabe şeklinde kalıntılar bulunmaktadır. Bu harabelerde ve civarında topraktan yapılma ev eşyaları bulunduğu köy sakinlerince dile getirilmektedir.

Yine buralarda derin su sarnıçları bulunmaktadır. Ayrıca köy mezarlığında Cumhuriyet'in ilk yıllarında yaşadığı belirlenen bir zatın türbesi bulunmaktadır.

Köyde okul, 1953 yılında bir derslik ve bir lojman olarak inşa edilmiştir.1960'lı yıllarda bu binaya bir derslik daha ilave edilmiştir. 1980 yılından sonra prefabrik olarak bir derslik ve bir lojman yapılmıştır. 1992 yılında bu bina yıkılarak yerine şimdi eğitim-öğretimin yapıldığı üç derslikli yeni bir bina inşa edilmiştir. 1993 yılında bu binanın üzerine dört derslik, iki yönetim odalı, bir salonlu olmak üzere ikinci kat ilave edilmiştir. İkinci kat 1997 yılından sonra kullanılmaya başlanmıştır.

Sarıl İlköğretim Okulu eğitim-öğretime halen bu binada devam ettirmektedir.

SEYRANTEPE

Kahramanmaraş-Gaziantep karayolunun kuzeyinde ormanlık bir alanda kurulmuştur. Kuzeyi dağlarla kaplı olduğu için köyün yerleşimi, doğu ve batıya olmak üzere iki yöne doğru ilerlemiştir. Köyün merkezinin şehirlerarası karayoluna 1.5 km uzaklığı bulunmaktadır.

1985 yılına kadar Doğanlıkarahasan Muhtarlığı'na bağlı olan köy, "Topaluşağı" olan adını Seyrantepe Köyü olarak değiştirmiştir.

Köy halkının önce Horasan'dan Elbistan'a; oradan da bugünkü yerine geldikleri söylenir.

İlk önceleri köylünün geçimi tarım ve hayvancılık iken, yurtdışına yoğun göçlerden sonra köyün en önemli geçim kaynağı yurt dışından gönderilen dövizler olmuştur.

Tarımla uğraşanlar buğday, arpa ve biber yetiştirirler.

SOKUMİLYANLI

Sokumilyanlı Köyü; Pazarcık'ın kuzey doğusunda, Pazarcık'a 24 km uzaklıkta yer almaktadır. Köyün kuzeybatısında Kandil dağı ve güneybatısında ise Musolar Köyü vardır. Sokumilyanlı Köyü, bulunduğu yer itibariyle Pazarcık'tan daha yüksektir.

Sokumilyanlı Köyü kesin tarihi bilinmemekle beraber yaklaşık 200 yıl kadar önce Tapan isminde biri tarafından kurulmuştur. Köy halkının aslı İran-Horasan'dan gelmiştir. Sokumilyanlı Köyü kurulduğu yer itibariyle geniş topraklara sahiptir. Ama bu topraklarda sadece susuz tarım yapılmaktadır. Köyde buğday, arpa, nohut ve mercimek yetiştirilmektedir. Tarımın yanında az da olsa hayvancılık yapılmaktadır.

Köy halkının büyük bir kısmı da yurtdışında çalışmaktadır.

SÖĞÜTLÜ

Yüksek bir tepe üzerine kurulu olan köyün, kuzey tarafı yüksek tepelerle, doğusu çam ormanlarıyla kaplıdır. Batı tarafında Davutlar Köyü bulunmaktadır. Köyün arazisi susuz ve kıraçtır.

Köyün ilk sakinleri Elbistan Yaylası'nın Şerbet ve Erbucak mevkiinden gelen Tatar ve Hallaç aileleridir.

Köyde küçükbaş hayvancılık ve arazinin kıraç olmasından dolayı hububat ekimi yapılmaktadır. Köyde krom madeni de bulunmaktadır.

SULTANLAR

Pazarcık'ın 21 km güneyinde, kayalık ve taşlık bir arazi üzerinde kurulmuştur. Deniz seviyesinden yüksekliği Pazarcık'la aynıdır. Orman yönünden çok fakirdir. Yer yer çalılıklar bulunmaktadır. Köyün kuzeyinde Kuzkent ve Kelleş, doğusunda Yiğitler köyleri, batısında Beşçeşme, Cimikan ve Abdullah Obası bulunmaktadır. Araziler susuz ve verimi düşüktür.

Köye ilk defa 1900'lü yıllarda Sultan isminde bir kadın ve çocukları yerleşmişlerdir. Karatezek Köyü'nün mezrası iken, Karatezek Gaziantep'e bağlanmış; Sultanlar ise Pazarcık'a bağlı kalmıştır.

Köyün ilk yerleşim yeri "Tatkuyu" denilen yerdir.

Tatkuyu'nun doğusunda mağaralardan yapılmış beş tane mezar bulunmaktadır. Köyün güneyinde Halep'e giden döşeme taştan yapılmış eski kervan yolu vardır. Köy Gaziantep'e göç veren bir köydür.

Köyün bütün ilişkileri Gaziantep'le olup, Pazarcık'a sadece resmi işler için gidilir. Köyün iki derslikli bir okulu, camisi, sağlık evi ve okul lojmanı bulunmaktadır. Köyün içme suyu sorunu halledilmiştir. Köyün eğitim seviyesi oldukça düşüktür. Özellikle kız çocuklarını okutma konusunda isteksiz davranmaktadırlar. Ancak son zamanlarda eğitime verilen önem artmıştır.

Köyün tarıma dayalı bir ekonomisi vardır. Fakat arazilerin susuz olması nedeniyle yılda sadece bir ürün alınmaktadır. Bunun yanında köy koruculuğu ve DDY işçiliği de köyün geçim kaynakları arasındadır.

Köyün sosyal yaşantısı yörenin bütün özelliklerini göstermektedir.

ŞAHİNTEPE

Köyün ilçeye uzaklığı 15 km'dir. Doğusunda kendi obası olan Beyleruşağı, batısında Tetirlik, kuzeyinde Büyüknacar Kasabası, güneyinde ise Aksu Çayı bulunmaktadır.

Yeni bir yerleşim birimi olan köyün, 70-80 yıllık bir geçmişi vardır.

Tarım, köyün başlıca geçim kaynağıdır. Ürün olarak: arpa, buğday, soğan, sarımsak; sulu yerlerde domates ve kırmızı biber yetiştirilmektedir. Az miktarda büyük ve küçükbaş hayvancılık yapılmaktadır.

Köyde eskisi kadar olmasa da düğün, nişan gibi eğlencelerde çalgıcılık yapan aileler de vardır.

ŞALLIUŞAĞI

İlçeye uzaklığı 17 km olan köyün; doğusunda Akçalar Köyü, batısında Çöçen Obası, kuzeyinde Payamlıbağ Köyü bulunmaktadır.

İki kayalık tepe arasında yer alan köy, engebeli bir yapıya sahiptir. Arazisi aşınmaya müsaittir. Aksu Çayı, Payamlıbağ ve Şallıuşağı köyleri arasında doğal bir sınır oluşturmuştur.

Köyde ilk yerleşim, keklik avına meraklı üç kişinin Büyükpınar mevkiinden gelerek, buraya evsin (avcıların pusu için yaptıkları sığınak) kurmaları ve bir müddet sonra da ailelerini buraya getirmeleriyle başlamıştır.

Köyün kuzeyinde bulunan Köroğlu Kalesi'nin tarihi hakkında bilgi yoktur.

Köyde tarım ve hayvancılık geçim kaynaklarındandır. Köy ekonomisine yurt dışında çalışanların da önemli katkıları vardır.

TAŞDEMİR

Köy, Pazarcık'ın tam doğusunda olup, ilçeye 30 km uzaklıktadır. Pazarcık-Gölbaşı karayolunun 33. kilometresinden sağa dönülüp Yumaklıcerit Kasabası'ndan geçilerek köye gidilir.

Batısında Tilkiler, kuzeyinde Yumaklıcerit Kasabası, doğusunda Tilkiler Köyü'nün Hallolar Obası, güneyinde ise Harmancık Köyü bulunmaktadır.

Köyün yaklaşık 150- 200 yıllık bir geçmişi olduğu bilinmektedir.

Köy halkı geçimini tarım ürünleri yetiştirerek ve hayvancılık yaparak temin eder. Kuru tarıma dayalı olarak buğday, mercimek, nohut, arpa ekimi ve bağcılık yapılmaktadır. Az da olsa Antep fıstığı da yetiştirilir. Verim çok düşüktür. Bağlarda kurutmalık üzüm yetiştirilir.

Köyün görünümü ilginçtir. Evleri birbirlerine çok yakın, yapışık ve kerpiçtendir.

Köyde acı ve kireçsiz - sanki sabunluymuş gibi - bir su kaynağı bulunmaktadır. Bu su ile yapılan temizlikte deterjana ihtiyaç duyulmamaktadır.

TETİRLİK

İlçenin 5 km kuzeyinde, en güzel köylerinden biridir. Kartalkaya Barajı manzarasına hakimdir. Hacıosman Çiftliği diye bir obası vardır. Nüfusu 1279'dur.

Tarihi yaklaşık 150- 200 yıl öncesine dayanan köyün, ilk sakinlerinin bir kısmı Atmalı Aşiretindendir. Diğer kısmı da Elbistan'dan gelmiştir.

Gelenek ve göreneklerine bağlı, sosyal aktivitelerin yoğunlukta olduğu bir köydür. Köyde çalgıcılık bir sanat halinde sürdürülmektedir. Bu çalgıcılar yörenin düğünlerinde aktif rol alırlar.

Tetirlik Köyü'nün geçim kaynakları hayvancılık ve kuru tarıma dayalıdır.

Köy, dağlık arazi üzerinde kurulu ve çam ormanlarıyla kaplıdır.

Kuzeyinde Çamlıca, güneybatısında, Çiçekalan, kuzeydoğusunda Karataşlık, doğusunda, Çiftlik köyleri bulunmaktadır. Köy, engebeli bir arazi üzerine kurulmuştur. Kuzeyi dağlık bir bölge olan obanın, güneyinde ise Kartalkaya Barajı vardır. Obanın ilçeye uzaklığı 17 km'dir.

Toprak tarıma pek elverişli değildir. Arazi genellikle kıraçtır. Su olmaması nedeniyle sulu tarım yapılamamaktadır.

Tek mesire yeri de kuzeyde bulunan ziyarettir.

Obanın tarihi çok fazla eskiye dayanmaz. Buranın iyi bir av bölgesi olması halkın buraya yerleşmesine sebep olmuştur.

Obada bulunan evlerin çoğu topraktan ve taştan olmakla beraber, fakat son zamanlarda beton evlerin sayısı artmaktadır. Nüfus oldukça yoğundur. Her ailede ortalama altı kişi yaşamaktadır.

Gelenek ve görenekler büyük ölçüde yaşatılmaktadır.

Obanın başlıca geçim kaynağı inşaat işçiliğidir. Oba gençlerinin hemen hepsi birer inşaat ustasıdır. Bunun yanı sıra tarım ve hayvancılık da yapılmaktadır. Çalgıcılık da obanın geçim kaynaklarındandır.

Ailelerin gelir düzeyleri oldukça düşüktür. Obada sağlık ocağı bulunmamaktadır. Suyun kirli olması hastalıklara sebep olmaktadır.

TİLKİLER

Pazarcık-Gölbaşı ve Araban üçgeninde kurulan, on obadan oluşan köyün, geçmişi çok eskilere dayanır. Güneyinde Yukarımülk ve Ganidağı Ketiler, kuzeyinde Kizirli ve Akçalar, doğusunda Harmancık ve Taşdemir köyleri bulunmaktadır. Arazi yapısı oldukça dağlık ve engebelidir.

Tilkiler, ekonomik nedenlerle 1970'li yıllardan bu yana sürekli göç vermektedir. Köyün en önemli geçim kaynağı hayvancılık ve Antep fıstığı yetiştiriciliğidir

Tilkiler Köyü'nde dikkat çeken bir başka özellik de eğitim-öğretime verilen önemdir. Türkiye'nin çeşitli yerlerinde görev yapmakta olan çok sayıda insanı vardır.

TURUNÇLU

İlçenin güneydoğusunda ve ilçeye 32 km uzaklıkta, 83 nüfuslu, küçük ve şirin bir köydür. Köyün yerleşim yeri dağlıktır.

Yaklaşık 150 yıllık bir geçmişi vardır. Köy halkı Atmalı Aşiretine bağlıdır.

Turunçlu'nun geçim kaynağı hayvancılığa dayanır. Bu nedenle yakın bir süreye kadar göçebe bir hayat yaşamaktaydılar. Ekonomik sebeplerle yurt dışına yoğun göçler yaşanmaktadır. Ormanlık bir alanda kurulu olan köyün, doğal görünümü oldukça güzeldir.

UFACIKLI

Doğusunda Mezere ve Turunçlu, batısında Arapmulla, Çopurlar, kuzeyinde Memişkahya, İncirli güneyinde ise Eğrice köyleri bulunmaktadır. Dört tarafı dağlarla çevrili olan köy, yaklaşık 20 bin dekarlık ovanın kuzeyinde kurulmuştur.

Köy ve çevresi kara taşlarla kaplıdır. Karataşlık olarak da anılmaktadır. İlçeye 18 km, Gaziantep'e 45 km'dir.

Eski adı "Aladinek" olan köy, Pazarcık İlçesi'nin ilk kurulduğu yerdir. Uzun bir tarihi geçmişe sahip olan bölgede kurulan Aladinek şehrini eskiden Babuk Şah adı verilen ağalar ve paşalar yönetilirmiş. Fakat Paşa (Babuk Şah) şehirde değil, Aladinek şehrinin güneydoğusunda, dağ eteğindeki halen mevcut olan "Paşa Mağarası"ndan yönetirmiş.

Aladinek şehri Halep ve Şam'dan gelen kervan yolu üzerinde bulunduğundan kervanların konaklama yeriymiş.

Geçmişte meydana gelen depremde taş üstünde taş kalmamış, sağ kurtulanlar -sağlam zeminli diye- köyün kuzeyindeki dağın eteğine (Haraba mevkii) yerleşmişlerdir. Tarlalarının uzak olması ve su sıkıntısı nedeniyle tekrar eski yerlerine dönmüşlerdir.

Av. Metin Şirikçi'nin "Maraş" adlı kitabında 1503 yılı itibariyle Maraş Aladinek Nahiyesi'ne bağlı 25 köy ve mezradan bahsedilir.

Aladinek, Harmancık, Karagöl-i Diğer, Belpınar, Yılankoz, Dağdancık, ve Çakırca köyleri; Ekizgöl, Armutluca, Yoğunburç, Edek, Salah, Ilıcak, Hopurcık, İğde, Karasarnıç, Arab, Nurman,Toğaçyemez, Kısacık, Batakcık, Eğin, Çukur, Tarla ve Karabük mezraları.

Eskiden büyük bir şehir iken, deprem sonucu küçücük (ufacık) kalan şehre, bu olaydan sonra "Ufacıklı" denilmiştir.

Köy sakinleri değişik bölgelerden gelerek buraya yerleşmişlerdir. Bir kısmı Malatya-Doğanşehir, bir kısmı Gaziantep Araban ve Ağcaburç, diğer bir kısmı da Besni, Turunçlu'dan gelerek yerleşmiştir.

Köyün geçimi tarım ve hayvancılığa dayanmaktadır. Tarımda Antep fıstığı yetiştiriciliği başta olmak üzere kurum tarım ürünleri yetiştirilir. Yetiştirilen ürünler arasında; sarımsak, kavun, buğday, arpa, nohut, mercimek, burçak ekini (küşne) sayılabilir.

Köyde ilköğretim okulu ve sağlık ocağı bulunmaktadır.

Köyün sınırları içerisinde gezilip görülmeye değer tarihi mekanlar vardır. Bunlardan Yılanlı Mağara, Paşa Mağarası, Kara Mağarası, Üçgöz Mağarası, Mal Höyüğü ve Gaklık dikkat çeken yerlerdir. Ayrıca bölgede tarihi özelliği olan su sarnıçlarına da sıkça rastlanmaktadır.

Köyde Halk Bilimi açısından önemli sayılabilecek, ağızdan ağıza dolaşan halk hikayeleri de vardır. Söylentiye göre; Sürmeli adında bir genç, Telli Senem isimli bir genç kıza aşık olur. Sürmeli, babası ile defalarca dünür gitmelerine rağmen, ailesi Telli Senemi vermez. Bunun üzerine Sürmeli başını alıp köyden gider. Kardeşleri arkasından gitseler de bulamazlar. Bu olaydan sonra Sürmeli'nin kardeşleri kızın babasına giderek yalvara yakara kızı vermeye razı ederler. Sürmeli'yi bir şehirde bulan kardeşleri: "Gel, kızın ve babasının gönlünü ettik, eve dön, seni everelim!" derler.

Sürmeli :

Gitmem gardaş yurdunuz şen ola
Bastığın topraklar teberruk ola
Öylesi memlekette düşmanın varsa
Sılada bir, gurbet el de bir bana

Kardeşi:

Gardaş acı söyleme
Telli Senem'i candan eyleme
Kalk gardaş gidek sılaya doğru
Şu yaşta ahireti boylama

Elin kızı eve geldi, duruyo.
Anam babam senin için aglıyo
Telli Senem karaları bağlıyo
Kalk gardaş gidek sılaya doğru

Sürmeli:

Gitmem gardaş o sılanın düzüne
Huri kızı olsa bakmam yüzüne
Yalnız selam söyle elin kızına
Sılada bir, gurbet el de bir bana

Kardeşi:

Kalk gardaş gidek dağlar başından
Av edek kekliğinden kuşundan
Gökçe Mağara'dan pınarbaşından
Kalk gardaş gidek sılaya doğru

Sürmeli:

Kardaş oralarda dağlarım mı var
Güllü mor sümbüllü bağlarım mı var
Bana kardeş diyen ağalarım mı var
Sılada bir, gurbet el de bir bana

ULUBAHÇE

Köy, İlçenin 8 km doğusundadır. Gölbaşı-Adıyaman yolu üzerinde olup, küçük bir tepe üzerine kurulmuştur. Nüfusu 800 civarındadır. Köyde bir ilköğretim okulu, bir cami ve birde sağlık evi bulunmaktadır. Köyde evlere içme suyu çekilmiş olup, köy yolları köyün içine kadar asfalttır. Köyün elektrik ve telefon sorunu bulunmamaktadır.

Köyün ilk yerleşim yeri, şu anki köyün güneyinde bulunan Haraba tepesidir. Önceleri Haraba Köyü diye anılırdı. Daha sonra şehir merkezine yakın olmak için şu anki yerleşim yerine inilmiştir. Köy buraya yerleşince yeni adı "Bağdın-ı Kebir" olarak değiştirilmiştir. Günümüzde ise bu isimden de vazgeçilerek Ulubahçe adı verilmiştir.

Köy, çiftçilik ve hayvancılıkla geçimini sağlamaktadır. En çok yetiştirilen ürünler: pamuk, buğday, arpa, nohut... Az da olsa bahçecilik de yapılır. Hayvancılık ise fazla gelişmemiştir. Herkes kendi ihtiyacını karşılayacak kadar hayvan beslemektedir.

YARBAŞI

Köy; ilçenin batısında ilçeye 14 km uzaklıkta olup, yerleşim yeri Beruş tepesidir. Yarbaşı, yaklaşık 150 yıl kadar önce aşırı sivrisinek nedeniyle Çağlayancerit-Göynük Köyü'nden şimdiki yerlerine yerleşerek bir daha geri dönmemişlerdir. Köy, 1950 yılına kadar Söğütlü Muhtarlığı'na bağlı iken bu tarihten itibaren müstakil köy olmuştur.

Köyün geçim kaynağı tarım ve hayvancılığa dayanır. Bazı aileler de Narlı Ovası'nda tarla kiralamak suretiyle pamuk, buğday, şeker pancarı ve mısır ekimi yapmaktadırlar.

Çevresinin ormanlık olması ve Kartalkaya Barajı'nın köy sınırları içerisinde olması köye doğal bir güzellik katmaktadır.

YİĞİTLER

Pazarcık'a 20 km, Narlıya 16 km, Gaziantep'e 35 km uzaklıkta bir kavşak noktasıdır. Köyün kuzeyinden Pazarcık yolu, güneyinden Gaziantep yolu, batısından tarihi Halep yolu (İpek Yolu) geçmektedir.

Köyün eski ismi "Tabya" (askeri kışla) olup, Mısır Valisi Mehmet Ali Paşa'nın oğlu İbrahim Paşa'nın 5 tane tabyası bulunmaktadır:

1. Tabya

2. Ekmekçi

3. Aktabya

4. Karatabya

5. Kırmızıtabya)

Tabyalar eski şekli ile aynen yaşamaktadır. Ayrıca köy civarında da süvari birliklerinin kışlası bulunmaktadır. Bu tabyaların amacı, Orta Asya'dan gelen tarihi Halep yolunu kontrol altına almak ve burdan geçen kervanlardan vergi almak ve kervanların güvenliğini sağlamaktı. Köyün güneybatısında 600 metre ileride İbrahim Paşa'nın fırını bulunmaktadır.

Köy halkının 23 Mart 1971'de yapılan tren soygununda göstermiş oldukları başarıdan dolayı köye "Yiğitler" adı verilmiştir.

Tarih boyunca jeopolitik konumundan dolayı bir geçiş yeri olmuştur.

Köyün geçim kaynağı ufak çaplı tarım, büyük ve küçükbaş hayvancılıktır.

İbrahim Paşa'nın ordusunun burada kaldığı zamanlarda yörede oturan bir nine, süvari birliğinin inşaatının yanından geçerken askerlerden biri: "Nine, gel buraya!" diyor.

Paşaya götürdüğü yoğurtlardan bir tanesini alıp içiyor. Nine parasını istediği zaman: "Ben İbrahim Paşa'nın askeriyim, o versin." diyor. Nine doğru İbrahim Paşa'nın konağına gidiyor. Olayı anlatıyor. İbrahim Paşa sert şekilde " Benim askerim bunu yapmaz." dediyse de kadın davasından vazgeçmiyor.

İbrahim Paşa: " Ben askeri toplasam, yoğurdunu içen askeri tanır mısın? " demiş. Nine askeri göstermiş. İbrahim Paşa: " Ben bu askeri öldürürüm, karnını da yararım, eğer karnından yoğurt çıkmazsa o zaman bilesin ki senin başını da keserim." demiş. Askerin kafasını vurdurmuş. Karnını kılıçla yardırmış.

Ninenin dediği gibi askerin karnından yoğurt çıkmış. Bunun üzerine İbrahim Paşa kızarak ninenin parasını vermiş. " Nine sen çok zalim bir insanmışsın. Bir daha bana yoğurt getirme, buralara da uğrama!" demiş.

YOLBOYU

Pazarcık-Narlı yolunun 8. km'sinde kurulmuştur.

Köy, 150-160 sene önce "Kanlama" bölgesinde kurulmuş olup, daha sonra salgın hastalıklar nedeniyle bu bölgeden göç etmek zorunda kalmışlardır.

Köyün geçim kaynağı çiftçiliktir. Pamuk, biber ve şeker pancarı başta olmak üzere buğday, arpa gibi tahıl ürünleri de yetiştirilmektedir. Köy ismini Kahramanmaraş-Adıyaman-Malatya yolu üzerinde bulunmasından dolayı almıştır. Bu nedenle ulaşım gayet kolaydır.

YUKARI HÖCÜKLÜ

Kesin kuruluş tarihi bilinmemekle beraber, 120-130 yıl kadar önce parça parça kurulmaya başlamıştır. Kurulduğu yıllarda ormanlık bir bölge olması nedeniyle daha çok kanun kaçaklarının sığındığı bir bölge iken zamanla buralar yerleşim yeri haline gelmiştir

Yukarı Höcüklü'nün : Gölobası , Kırkpınar, Aşağıçelikler, Yukarıçelikler ve Çatallar Obası olmak üzere beş obası vardır.

Köy halkı obalarıyla birlikte genel olarak fakir durumdadır. Köyün genel geçim kaynağı hayvancılıktır. Tarım ile de uğraşılmakla beraber, köyde su olmadığından, suya az ihtiyaç duyulan ürünler (arpa, buğday... vb.) yetiştirilmektedir. Arazilerin çoğunun taşlık olması nedeniyle tarım çok zor ve ilkel şartlarda yapılmaktadır. Tarım tümüyle yağışa bağlıdır. Yağışın az olduğu yıllarda, tarımdan fazla bir gelir elde edilememektedir. Bu durum hayvancılığı da sekteye uğratmaktadır.

Ekonomik yetersizlikler nedeniyle yılın belli mevsimlerinde halkın geneli Pazarcık, Kahramanmaraş, Adana, ve Ceyhan gibi yerlere tarım sektöründe çalışmak üzere göç etmektedir.

YUKARIMÜLK

Doğusunda Aşağımülk, kuzeyinde Tilkiler, güneybatısında Turunçlu, batısında Ganidağı Ketiler köyleri bulunmaktadır.

Köy, yaklaşık olarak 150 yıl önce Aşağımülk Köyü'nden birkaç ailenin bu yöreye yerleşmesiyle kurulmuştur. Daha sonra yakın çevre köylerden ve değişik yörelerden çeşitli vesilelerle yerleşen aileler olmuştur. Aşağımülk'e olan konumu nedeniyle köye ''Yukarımülk '' ismini vermişlerdir.

Ganidağı eteklerinde kurulmuş, köyün güneybatı uzantısında, halkın tarımla uğraştığı küçük bir ovası vardır. Köyün görüntüsü bir dağ köyü özelliği taşımaktadır.

Toprak, tarıma pek elverişli değildir. Tarım alanlarının %90'ı susuzdur. Bunun dışında tarım alanlarının küçük olması ve toprağın aşırı taşlı olması tarımsal faaliyetleri olumsuz etkilemektedir.

Köyün toprağının uç sınırlarında Karapınar mevkiinde küçük bir çay vardır. Bunun üzerindeki çukurluklarda çok küçük göletler meydana gelmiştir. Tarımsal alanın sulanmasında kullanılan bu göller: Kızlar, Sazlık ve Çamurlu göletlerdir.

Evlerin tamamı iki katlı olup, alt bölümleri hayvan barınağı olarak kullanılmaktadır. Üst katları ise ev olarak kullanılır. Genelde iki odalıdır. Tuvaletler ise ev dışında veya foseptiktir.

Aile yapısı; baba, anne, evli erkek çocuklar ve büyüklerden meydana gelen geniş aile tipidir. Tek bütçe ile geçinmektedirler. Köyde hane başına ortalama nüfus 6 ile 7'dir.

Köyün nüfusu son genel nüfus sayımına göre 750 civarındadır. Köy nüfusunun büyük çoğunluğu orta yaş ve yukarısı ile çocuklardan oluşmaktadır. Nüfusun artması, geçim sıkıntısı, tarımsal alanların da yetersizliği gençleri göçe sevk etmektedir.

Köy halkının sosyal yaşantısında, genellikle Gaziantep yöresine ait "Barak" geleneği ile İslam kültürünün etkileri görülmektedir. Düğünlerde davul ve zurna ile halay çekme geleneği vardır. Yörede Barak

Klip Kutusu   
 


 
 
  42603 visiteurskisi  
 
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol